Ermeni Soykırımı Emperyalist Yalanını savunan hainler

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

PKK’nin legal plandaki temsilcisi DEM’liler; Tuncer Bakırhan, Tülay Hatimoğulları Silivri’de İmamın Oğlu Ekrem’i ziyaret etti. Ve her konuda görüşüp anlaşmışlar, bu Kaçak ve de Haram Saray’ın kaset tutsağı Arkadan Bohçalı’sı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de başlattığı Abdullah Öcalan Açılımı yani bizce BOP Açılımı’dır bu, bu açılım konusunda hemfikir olmuşlar, iştahla bunu savunuyorlar. Ve İmamın Oğlu Ekrem tekrar tekrar teşekkür ediyor kendilerine, anlaştıklarından ve yaptıkları ziyaretten dolayı.

Dedik ya; bunlar aynı yolun yolcusu. DEM’liler ne kadar Türkiye ve Kuvayimilliye düşmanı iseler bu Yeni CHP’nin İmamın Oğlu Ekrem’i de, Özgür Özel’i de, Sorosçu Kemal’i de aşağı yukarı aynı oranda düşmanıdır ülkemizin ve Kuvayimilliyeci atalarımızın.

Biz, onların bu haince, aşağılık saldırılarına karşı bir paylaşım yaptık dün. Daha önce de söyledik ya, bunlar atalarımızı Ermeni soykırımı yapmakla, aynı zamanda Süryani ve Rum soykırımı yapmakla suçluyorlar. Yani Tarihimize saldırıyorlar, kurucu değerlerimize saldırıyorlar. Böylece bizi tüm millet olarak kriminalize edip kötülemek istiyorlar dünya halklarının gözünde. Böylesine aşağılık, hain bir işin peşinde bunlar. Aynen ABD Emperyalistleri ve Avrupa Birliği Emperyalist Haydutları gibi…

Biz bu konunun, Emperyalist bir Yalan olduğunu, bu yalanı üreten İngiliz Dışişleri Bakanlığının Savaş Propaganda Bürosunun iki ünlü çalışanından biri olan Arnold Toynbee’nin, ki “Mavi Kitap” adlı bir kitaplarında ortaya koymuşlardı bu yalanı, işte o Mavi Kitap’ın da iki yazarından biri olan Arnold Toynbee’nin ömrünün son yıllarında yaptığı bu aşağılık işten dolayı pişmanlık duyduğunu, yazdığını aktarmıştık. “Üzgünüm”, diyordu “o yaptığımız o yıllarda bir savaş propagandasıydı, gerçeği yansıtmıyordu. Aslında Osmanlı Ermeni tehciri yapmakta 1915’in 24 Nisan’ında son derece haklıydı, bir savunma tedbiriydi o”, demişti, o tehcir.

Daha birtakım belgeler de aktardık, söz ettik ama kafayı yine Kuvayimilliye ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığıyla yakmış olan yani bilgisayarları baz alırsak, anakartı yakmış olan bazı sol, sosyalist hatta komünist geçinenler bize saldırmışlar; ya bir de komünizmi kimseye bırakmıyorsun, bu soykırım suçunu savunuyorsun, diye. Bu yapılan soykırımı savunuyorsun, diye. Bir de bize eleştiride bulunmuşlardı bu Hafızlar; bu soykırımı kabul etmiyorsun, bu nasıl komünistlik filan, diye…

Bunlar kafayı yakmış tipler, tarikat müritleri gibi, Tayyipgiller’in müritleri gibi, meczupları gibi. Başkaları tarafından kafalarına doldurulan o yalanları, o iftiraları gerçek sanıp hiç araştırma, inceleme gereği duymadan bir ömür savunmaya devam eder bunlar. Sorgulayan bir akıldan yoksundur çünkü bunlar, zavallıdırlar. Onlar zor uyanırlar. Onlar kendilerine başkalarının yüklediği bu yalan, iftira, dogmalarla yaşayıp bir ömür tüketirler. Dolayısıyla insanlıklarının, insan olmanın kendilerine yüklediği sorumluluğun gereğini yerine getirmezler. Kul kişilik olarak yaşayıp giderler. Başkalarının adına düşünüp, davranır, yaşarlar bunlar. Kendileri yoktur yaşamlarında. Yani insan olarak kendilerini yapılandırmazlar, donatmazlar bunlar. Başkaları ne yüklerse zihinlerine, ruhlarına onu tekrarlarlar ancak.

Şimdi konuyla ilgili bir-iki çarpıcı belge daha aktaralım, dün sözünü ettiğimiz kitabımızdan: “Sevrci Soytarı Sahte Sol ve Ermeni Sorunu” adlı kitabımızdan.

Bu konuya ilişkin olarak dürüst bir araştırmacı olan Erich Feigl, “Ermeni Mitomanyası” adlı bir kitap yazıyor. O kitabında 121’inci sayfasında bir belge aktarıyor. 3 Aralık 1918 tarihli şu belgeyi aktarıyor.

***

“Belge, Boghos Nubar Paşa’nın, Fransız Dışişlerine yazdığı bir dilekçe mektuptur. Boghos Nubar Paşa, Osmanlı Ermenileri Milli Komitesi’nin Başkanıdır. O sıfatla yazıyor mektubu.

Fransız Milli Arşivi Doğu Serisi Ermenistan Bölümü. Tarih: 3 Aralık 1918. Cilt 2, sayfa 47’de kayıtlı, bu belge. Belgenin tarihi, Osmanlı’nın teslimiyeti, kayıtsız şartsız kabul ettiği 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesinden aşağı yukarı bir ay sonrasını işaret etmektedir. (Yani şu anda da orada mevcut bu belge.)

Kitabına, bu belgenin kaleme alındığı dildeki yani Fransızca orijinalinin fotoğrafını koyar yazar. Demek ki Boghos Nubar Paşa Fransızca yazmış Fransa Dışişleri Bakanlığına mektubunu.

“Bu belgenin Türkçesinde ya da Türkçeye tercümesinde şöyle der, Boghos Nubar Paşa:

“Sayın Bakan,

“Ermeni Milli Komitesi adına, şu hususları hatırlatarak aşağıdaki bildiriyi arzetmekle şeref duyarım:

“Sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi, en büyük fedakârlıklar ve sürekli ıstıraplar pahasına, savaşın başından beri (Bakın, arkadaşlar, savaşın başından beri, diyor. Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’dır kastedilen. Devam ediyor, – Nurullah Ankut) İtilaf Devletleri’nin gayesine sarsılmaz bağlılığımızın bir nişanesi olarak;

“Ermenilerin fiili bir şekilde savaşan taraf olduğunu;”

(Demek ki Ermeniler Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşında Osmanlıya karşı İtilaf Devletleri denilen Batılı Emperyalist Devletlerin; İngiliz’in, Fransız’ın, İtalyan’ın, Amerika’nın safında Osmanlıya karşı savaşmışlar.)

“(…) Fransız bayrağı altında Yabancı Lejyonu’nda zafer elde ettiklerini;

“Cumhuriyet Hükümeti’nin talebi üzerine Ermeni Milli Komitesi tarafından silah altına alınan Ermeni gönüllülerinin Filistin’de ve Suriye’de Fransız birliklerinin hemen hemen yarısını teşkil ettiklerini ve General Allenby’nin zaferinde büyük payları olduğunu, bunun da Allenby ve Fransız komutanlar tarafından resmen beyan edildiğini”

“(General Allenby, bildiğimiz gibi, İtilaf Devletleri’nin Filistin, Sina, Suriye cephelerindeki ordularının komutasını yürüten kişi. Yani Allenby’nin zaferlerinde, kendilerinin de itiraf ettiği gibi, büyük rol oynamışlardır Ermeniler. Evet, devam ediyor. – N. Ankut)

“Kafkasya’da, Rus İmparatorluk ordusundaki 150.000 Ermeni’den ayrı olarak, komutanları Antranik Ozanyan ve Nazarbekoff’un komutası altında, 40.000’den fazla gönüllünün bir kısım Ermeni vilayetlerinin kurtuluşuna katkıda bulunduğunu,

“Lütfen Sayın Bakan, üstün saygılarımın teminatı olarak kabul buyurunuz.

“Ekselans S. Pichon

“Dışişleri Bakanı Paris

“Başkan Boghos Nubar

“İmza

“Dışişleri Kayıt Damgası

“3 Aralık 1918” (Aktaran, Türk Tarih Kurumu)”

“Yani açıkça, bakın 40 bini gönüllü olmak üzere toplam 190 bin kişilik güçten oluşan Ermeni Ordusu, Çarlık Rusya’sı ve sizlerin emrinde Osmanlı’ya karşı savaşmıştır, diyor.

Ve yine Paris Konferansı’nda der ki Boghos Nubar Paşa:

“Bu savaşta onlar bizden 500 bin civarında insan öldürdüler. Ermenilerin bu savaştaki kayıpları 1 milyonun üzerindedir. Bunun yarısı Osmanlı vilayetlerinde geçen, Osmanlı Ermenistanı’nda geçen savaşlarda verilmiştir. (Yani 500 bin…) Ama biz de bu savaşta Osmanlı’ya 1 milyon kayıp verdirdik” der.

“Bunu aktardık metinlerimizde daha önce. O metinlerimizi Derleniş Yayınları önümüzdeki günlerde ya da bir iki ay içinde kitap olarak da yayımlayacaktır” demişiz, bu kitaptan söz etmişiz.

“Hatta gene der ki orada:

“Savaşın öncesinde Osmanlı yetkilileri bize geldi. Dediler ki savaşta bizden yana olun size özerklik verelim ama biz bunu şiddetle reddettik, İtilaf Devletlerinin davasına sadakatle bağlandık ve onlarla birlikte savaşın sonuna kadar hep cephede savaştık.”

(Bunu Türkiye Ermenilerinin Milli Komitesi Başkanı Bogos Nubar Paşa söylüyor. Bunu da Paris Konferansı’nda söylüyor. Biz devam etmişiz o konferansımızda, bu kitaba aldığımız tapesinde de:)

“Şimdi bu net ifadeler karşısında buna biz ne diyeceğiz, arkadaşlar?

“Osmanlı’nın yaptığı bir soykırım mı diyeceğiz, yoksa bu karşılıklı bir savaştır ve bu savaşa Ermeniler haksız bir şekilde, meşru olmayan taleplerle katılmışlardır mı diyeceğiz. Çünkü bağımsız devlet kuracağız diye iddialar, tezler ortaya koydukları toprakları, yani Tarsus’u Trabzon’a bağlayan bir hattın doğusunda kalan tüm Osmanlı topraklarını istiyorlar. Türkiye’deki Kürt illerinin tamamı içindedir bu toprakların. “Burada biz bağımsız devlet kuracağız”, diyorlar. O bölgede nüfusun sadece yüzde 14,3’üne sahipler. Gerisi: Çok az bir kısmı Yahudi, Rum, yani diğer milliyetlere mensup. Yüzde 80’e yakını Müslüman; Kürt, Türk, Çerkes, Arap…

“Şimdi sen nasıl bu insanların ezici çoğunluğu teşkil ettikleri topraklar üzerinde, küçük bir azınlık olduğun halde, bir milli devlet kurmaya kalkarsın? Yani bu kadar küçük bir azınlık, nasıl böylesine büyük bir çoğunluk üzerinde egemenlik kurabilir? Bunun meşruiyeti var mı? Mantığı var mı? Hakkaniyeti var mı?

“Yok.

“Ama emperyalistlerin kışkırtmasıyla, kandırmasıyla böylesine haksız bir talepte davranışa geçebiliyorlar. Bir taraftan İngiliz, Fransız, Amerikan Emperyalistleri kışkırttı; öbür taraftan Çarlık Rusya’sı kışkırttı. Nitekim Ermenistan’ın ilk başbakanı Ohannes Kaçaznuni, çok açık bir şekilde söyler bunu. Ve acı acı itiraf eder. Pişmanlık belirtir. Onu da yayınlarımızda daha önce belirtmiştik.” (Nurullah Efe Ankut, Sevrci Soytarı Sahte Sol ve Ermeni Sorunu, s. 283-284-285.)

***

Evet, o da bu kitabımızda yer alır.

Şimdi bu kadar net, açık, kesin bu olaylarla ilgili gerçeğin bu olduğu. Biz komünistiz. Komünistler için tabu düşünce, tabu insan yoktur. Sadece olaylar vardır. Devrimci olan sadece olaylardır. Biz olayları neyse aynen öylece olduğu gibi görüp, kavrayıp, yorumlayıp, çözümleyip oradan yeni sonuçlar çıkarıp, yol belirlemek isteriz. Bizim devrimci maddeci diyalektik mantık ve metodumuzun ışığında biz bu işi yaparız. Böyle çalışır bizim zihnimiz. Ve bizim hakkaniyetimiz, en önemli olanın sadece olaylar olduğunu söyler. Olayların özü, doğrusu neyse, gerçekliği neyse biz onları görür, onları yorumlar, onları savunur, onları çözümler, oradan sonuçlar çıkarır, ona göre yol belirleriz. Devrimcilik budur.

O yüzden, biz hiç kimseye haksızlık yapmayız. Büyük Usta’mız Karl Marks’ın da dediği gibi biz “adalet dağıtıcısıyız”.

İşte bu Ermeni Soykırımı Meselesi’nde işin gerçeğini araştırıp kavramak isteyenler, yani insan olarak var oluşlarının sorumluluğunu yerine getirmek için davranışa geçenler, araştırsınlar bu meseleyi. İşte onlara ışık tutacak, zihinlerini açacak bir çalışmadır, bir emektir bu kitabımız. Hiçbir maddi külfete katlanmadan Derleniş Yayınları’nın internet sitesinde PDF formatında bulup okuyabilirler.

İşte, tüm Emperyalist Haydutlar ülkemizi, halkımızı, milletimizi, atalarımızı, tarihimizi de böylesine haince aşağılık, namussuzca yalanlarla iftiralarla karalamaya çalışıyorlar. Oysa soykırımın en kallavisini yapan kendileri; Amerikan Emperyalistleri, İngiliz, Fransız Emperyalistleri, Hollanda, Belçika, İtalyan Emperyalistleri, Alman Emperyalistleri. Ama onlar kendi suçlarını Çıfıt misali bizlere yöneltirler. Bu psikoloji bilimindeki bir savunma mekanizmasıdır. Buna “projeksiyon” yani “yansıtma” denir. Kendi alçaklıklarını, namussuzluklarını, vicdansızlıklarını bizim gibi mazlum uluslara yansıtarak vicdan rahatlatmaya çalışırlar ve insanları kandırmaya çalışırlar. Öylesine düzenbazdır bunlar.

Kalın sağlıcakla…

21 Haziran 2025