Diyor ki; Tayyip Erdoğan’ın etrafında kenetlenelim…

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

Bu Ümit Özdağ nam Hafızla uğraşmayayım artık diyorum ama gittikçe inanın benim gözümde bütün güvenilirliği, inanılırlığını yitiriyor bu adam. Zaten 11 Haziran’daki duruşmasında teslimiyetini görmüştük Tayyipgiller’e.

Ne diyordu?

“Ben bir yanlışlık sonucu buradayım, aslında bu anlaşılacak, yanlışlık olmuş denecek.”

Hâlbuki ne diyordu ilk içeriye alındığı günlerde, Ümit Özdağ?

“Ben siyasi tutsağım. Tayyip’in, Devlet Bahçeli’nin, PKK’nin başlattıkları bu Öcalan Açılımı yani Türkiye’yi bölme açılımına, girişimine karşı olduğum için tutuklandım ve getirildim buraya tutsak alındım”, diyordu.

İşte 11 Haziran’da gele gele o çizgiye gelmiş; bir yanlışlık sonucu oradaymış yani bir tutsak filan değilmiş. Demek ki ayarını aldı. Tamam artık ben dersimi aldım, uslu çocuk olacağım bundan sonra, dedi.

Tayyip’e de ne diyordu?

“Cumhurbaşkanı” diyordu tekrar tekrar. Hâlbuki diploması yok.

Nasıl cumhurbaşkanı olur yüksekokul diploması olmayan biri?

Anayasanın 101’inci maddesi açık, net. Yüksekokul bitirmiş olduğunu gösterir bir diplomaya sahip olacak cumhurbaşkanı olmak isteyen biri Türkiye’de, diyor 101’inci Maddesi Anayasa’nın. Yok diploması işte.

Müyesser Yıldız bugünkü yazısında bu konuya tekrar değindi. 15 Temmuz öncesi döneminin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Plan Daire Başkanı Ahmet Bircan Kırker diyor ki; “Tayyip Erdoğan’ın Genel Kurmayda diploması yok.”

Bunu Genelkurmayın Kara Kuvvetlerinin Personel Daire Başkanı söylüyor. Aradık bir diploması yok, diyor Tayyip Erdoğan’ın, bulamadık diyor. Müyesser Yıldız da bugün yazısında aktarıyor bunu.

Biz, on beş yıldan bu yana aynı şeyi söylüyoruz; Diplomasız, diyoruz. İşlediği binbir suça ilaveten bir de sahte diploma uydurarak, resmi evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık yapmış; Amerikan devşirmesi, Amerikan yapımı, çıkar amaçlı mafyatik bir suç örgütünden başka hiçbir şey olmayan AKP’giller’in şefi Tayyip Erdoğan, diyoruz. Diplomasız, diyoruz. Bu Hafız “Cumhurbaşkanı”, diyor…

Bilmiyor mu diplomasız olduğunu?

Adı gibi biliyor. Ama artık ayarını aldı, uslu çocuk olacak.

İki gün önce tahliye olur olmaz da bir başka gericilik daha yaptı. Ne dedi?

“İlerideki camide şükür namazı kılacaktım ama jandarma izin vermedi”, dedi.

Bu burjuva siyasetçilerinin, sermaye siyasetçilerinin alayı Türkiye’de evvel ezel din sömürüsü yapmaya bayılırlar. Çünkü siyasi rantı yüksek, o yüzden habire din alıp satarlar. İşte ona soyundu. Ama onu demekle aynen “Başbuğum” dediği Alparslan Türkeş’in yolundan gittiğini göstermiş oldu bir kez daha.

O da biliyorsunuz; baktı ki din alıp satmak çok kârlı bir şey siyasette, hemen hacca gitti; Hacı Başbuğ oldu değil mi?

Cazim Gürbüz (o harekette 30-35 yılını, 40 yılını geçirmiş olan bir yazar Cazim Gürbüz) “Tanış Ünlüler” adlı kitabında aktardığına göre, Ankara’daki şeyhlerin yarım bıraktığı çaylarını; “iç Türkeş”, deyince, anında lüp diye yutup kursağına indiriyor.

İşte aynen onun yolundan gidiyor Ümit Özdağ da. Ama Hüseyin Nihal Atsız’ın adını ağzına almaya hakkı yok bizce. Nihal Atsız içtenlikli bir Türkçüydü. İslam’la, Kur’an’la, Muhammed’le ilgisi yoktu. Orta Asya’daki atalarımızın inancı olan Tengri Dinine inanıyordu ve düzenbaz biri değildi.

Neyse…

Bir de orada acizliğini de gösteriyor Ümit Özdağ. Türkiye’de sen namaz kılacağım şu camide diyorsun, biri seni gelip engelliyor. Nerede görülmüş bu? Bir de nasıl engeller o adam seni? Ne hakkı var? Hangi güç, camide namaz kılacağım, diyen bir adama, kılamazsın diyebilir?

Teslim oluyor orada jandarmanın kanunsuzluğuna, Tayyip’in emrindeki jandarmanın kanunsuzluğuna, ondan sonra da; “ben vatanın, Türk milletinin savunucusuyum”, diye ortaya çıkıyor. Sen kendi en doğal hakkını bile kullanamamışsın. Sıradan bir insanımız bile bunu kabul etmez.

Neyse onu da geçelim…

Şu videosunu bir izleyelim, bugün yaptığı bir konuşmayı gösteren videosunu:

***

Ümit Özdağ: Bizim en önemli meselemiz, bakın şimdi İran’daki gelişmeler de gösterdi… İran çok yarılmış bir toplum ve rejime düşman olan İranlılar, İsrail’in kazanmasını arzu ediyorlar. Böyle bir yarılmışlık Türkiye’de hiçbir zaman oluşturulmamalı. Biz içeride kendi meselelerimiz konusunda kavga etmeliyiz, tartışmalıyız ancak dışarıda bir düşmana karşı tek yumruk halinde olabilmeliyiz. Yine Çetin Erçetin, Habertürk’te, MOSSAD’a ajanlık yapanlarının yüzde 60’ının İran’daki Afgan mülteciler olduğunu söyledi. Bunu yıllardan beri söylüyorum biliyorsunuz. Ve bunun için 150 gün hapiste yattım. Ümit Özdağ yabancı düşmanı, dediler. Ben yabancı düşmanı değilim. Ben yabancı bir ülkede doğmuş, üniversite tahsilini, yüksek lisans tahsilini yurt dışında yapmış, uluslararası ilişkiler alanında çalışmış, bir düşünce kuruluşu yönetmiş yani bir standart Türk yurttaşından belki yüz kat daha fazla yabancılarla teşrikimesaisi olan bir insanım. Ama sığınmacı meselesi, kaçak meselesi, küresel ısınma çağında kitlesel göçler, bunlar başka bir mesele ve ortaya çıkardığı tehditler tabiî ki küçümsenecek tehditler değil. Özetle durum bu. İnşallah tek millet, tek hukuk… bunu sağlarız.

***

Ne diyor, özetçe?

Tayyip Erdoğan’ın Kaçak ve de Haram Saray Saltanatının etrafında kenetlenelim, diyor. Birbirimize gak-guk ederiz, yalandan iktidarcılık, muhalefetçilik oynarız ama kenetlenelim Tayyip’in etrafında, diyor.

Yani nereye savrulmuş oluyor?

Testicinin, Çömlekçinin yanına, Sinan Oğlan’ın yanına.

Tutuklanmadan hemen öncesinde Antalya’da yaptığı İl Başkanları İstişare Kurulu Toplantısı’nda ne demişti, hatırlayalım bir? Aynen şunu:

“Son bin yılda gerçekleşen hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan’ın ve AKP’nin Türk milletine ve Türk devletine verdiği zararı vermemiştir.”

İşte böyle nitelediği, ki doğru bir tespittir bu, bir adamın etrafında hizalanalım, diyor şimdi. Düştüğü duruma, teslimiyetinin derinliğine, boyutuna bakar mısınız bir? İnanın biz acıdık, onun adına üzüldük ve onun adına utandık.

Bu Tayyip, daha iki gün önce Kaçak Saray’ında toplantı yaptı avaneleriyle yine muhalefete saldırdı; “Dış güçlerin emrinde onlara hizmet edenlere karşı mücadele ettik, 20 yıldan beri ne yaptıysak onlara karşı mücadele ederek yaptık”, dedi.

Şimdi sen bu adamın etrafında hizaya gireceksin.

15 milyon, sen “sığınmacı” diyorsun da biz “istilacı”, diyoruz, bir ABD planı, projesi dahilinde getirilip Türkiye’ye dolduruldu onlar. Türkiye’de Türk’ü azınlığa düşürmek için getirildi, dolduruldu Türkiye’ye. Sığınmacı filan değil. Bak Suriye’de geçen yılın 8 Aralık’ından bu yana istedikleri dinci iktidar var, şeriatçı iktidar var.

Niye geri dönmüyorlar?

Kaç kişi geri döndü?

Devede kulak değil mi geri dönenler?

Çünkü kalıcı olarak getirildi onlar Türkiye’ye. Ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından daha büyük ayrıcalıklara sahipler Türkiye’de şu anda. Bir bölümü vatandaş yapıldı.

Ve bu sığınmacıların kadınlarının doğurganlık oranı 5,3.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kadınlarımızın doğurganlık oranı nereye düşmüş?

1,44’de düşmüş. 1,5 bile değil. Yani nüfusumuz gittikçe azalıyor.

Bu hain, Amerikan yapımı, vurguncu, soyguncu, talancı iktidarın yaptığı zulüm yüzünden gençlerimiz evlenemiyor, boşanmalar arttı. Evlenenler bile çocuk yapmaktan korkuyor. Şu anda kendimizi bile beslemekte zorlanıyoruz, bir çocuğu nasıl besleyip, yetiştireceğiz, diye. ABD Emperyalist Haydudunun ve Türk’e, Türk milletine düşman Tayyipgiller’in dört gözle bekledikleri bu zaten. Şu Türkleri Türkiye’de azınlığa düşürdük müydü, işimiz kolay, diyor bu hainler. İran’da MOSSAD ajanlarının yüzde 60’ı Afganlıymış. Evet doğrudur bu tespit, doğru olabilir.

Peki, Türkiye’ye doldurulan, bu büyük çoğunluğu 18 ile 40 yaş arasındaki Afganlıları kim getirdi Türkiye’ye?

Amerikalı yapımcısı ve efendisiyle ile anlaşarak Tayyip ve onun avanesi getirdi değil mi?

Ve bunu kim açıkladı?

Yine Amerikan Emperyalist Haydudu açıkladı. Bu doldurulan yüz binlerce hain, on yıllar boyu ülkelerinde Amerika’ya ajanlık yaptılar. Her türlü silahı kullanma deneyimleri var. Tayyip, Amerikalı efendisinin önüne diz çökerek onları Türkiye’ye getirdi. Binlerce kilometrelik yolu yayan yürüyerek Afganistan’dan, İran’dan geçerek Van’dan içeriye girerek Türkiye’nin İstanbul dahil, Edirne dahil bütün illerine yayıldılar bunlar.

Geri Kabul Anlaşmalarını kim yaptı Avrupa Birliği’yle?

Bu Tayyip.

Varsın bu kaçaklar, göçmenler Türkiye’ye dolsun. Zaten bizim niyetimiz, Türkiye’de Türk’ü azınlığa düşürmek. Bizim işimize gelir, dedi bunlar. Avrupa Birliği de üç kuruş para verdi bunlara, onları da midelerine indirdiler. Sen bunlarla anlaşacaksın, diz çökeceksin bunlara.

BOP Açılımı başladı Türkiye’de. Ama Amerikan Emperyalist Haydudu Irak’ta, Libya’da, Suriye’de ve İran’da olduğu gibi askeri bir saldırıyla şu anda başlatmadı. İçerideki hainleri kullanarak başlattı. Tayyipgiler’i, Kaçak ve de Haram Saray’ın kaset tutsağı Arkadan Bohçalı’nın MHP’sini ve ideolojisini, siyasi kimliğini Türk ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığı üzerine inşa etmiş bulunan PKK’nin, DEM’in, PYD’nin, YPG’nin harekete geçirilmesiyle başlattı. Bunların yaptığı Yeni Öcalan Açılımı’yla başlattı.

Ne diyor bunlar cilalayıp, boyalayıp o hainane BOP Açılımına?

“Terörsüz Türkiye, Demokrasi ve Barış Açılımı”, diyorlar değil mi?

Amerikan Emperyalist Haydudu da bizim gibi geri ülkelere işgal, istila ve savaşa giderken ne diyordu?

“Oralara demokrasi götürüyoruz”, diyordu değil mi?

İşte aynı… bunlar da aynısını yapıyorlar. Hainane amaçlarını olumlu kelimelerle, kavramlarla maskelemeye çalışıyorlar. Belki BOP’un  son vuruşu, Türkiye’de de askeri bir operasyonla olacak ama oraya varıncaya kadar daha uzun bir yol var, yol alınacak. Yani bu açılımla, saçılımla yürüyecek, Anayasayı değiştirelim, sivil anayasa yapalım maskeleriyle yürüyecek. İşte ülkemizde maalesef nereye baksanız hainane işler, nereye baksanız sefalet insanlar, nereye baksanız leş suratlar… İnsanın içi kalkıyor.

Nedir bunlar böyle?

İşte o sebepten; biz bunların dahil olduğu varlık âleminden değiliz, diyoruz. Biz Kuvayimilliyeci atalarımız gibi “Ya İstiklal Ya Ölüm!”, diyoruz. Ülkemizin tam bağımsızlığı ve halkımızın mutluluğu… Bunu gerçekleştirinceye kadar ABD-AB Emperyalist Haydutlarına ve onların ülkemizdeki hain işbirlikçilerine karşı savaşımız durmadan sürecektir. Ve en sonunda yine biz kazanacağız.

Halkımızın maalesef geç uyanmak gibi bir zaafı var.

Evet, bu hainlerin içyüzlerini henüz görmedi. Emperyalist Haydudun ülkemiz ve halkımız hakkında, vatanımız hakkında beslediği niyetleri anlamadı. Ortaya koyduğu BOP haritasını daha çözümleyemedi, kavrayamadı.

Ama kavradıktan sonra halkımızın önünde hiçbir güç duramaz.

Bunu da bu hainlerin bir kez daha öğrenmesi gerekecek. Emperyalist Haydut Ağababalarıyla birlikte, Amerikan Çakalıyla birlikte, Avrupa Birliği Haydutlarıyla birlikte.

Kalın sağlıcakla…

18 Haziran 2025