Diplomasız Tayyip, siyasi rakiplerini diplomasızlıkla suçluyor. Kara mizah gibi…
Saygıdeğer Arkadaşlarım;
Tayyip, nihayet İmamın Oğlu’nun diplomasının geçersizliğini kabul ettirdi, İstanbul Üniversitesine değil mi?
Dekan, bu kanunsuzluğu kaldıramadığı için istifa etti. Çünkü ona; “bunu yapacaksın”, dendi. O da direnemedi; hiç değilse bu suça bulaşmış olmayayım diye çekildi. E, tek başına bir insan korkabilir çünkü karşısında arkasına Amerika’yı, Avrupa Birliği’ni almış; kanun, hukuk, anayasa tanımayan Amerikan yapımı, çıkar amaçlı mafyatik bir suç örgütü var.
Bu saldırıyı başlattığında, biz işin buraya varacağını söyledik Yoldaşlarımıza. Çünkü Tayyip burada bir yenilgiye uğrarsa, bir yenilgi alırsa, büyük bir yara almış olacaktı, büyük bir çizik yemiş olacaktı. O bakımdan bu işi bu şekilde yani kanunsuzluğu sonuna kadar götürerek sonuçlandırmayı planladı ve göze aldı. Yolun tüm taşlarını ona göre döşedi.
Şimdi sıra kime geldi?
Her halde Mansur’a geldi diye elini ovuşturuyor. Bir bahane buluruz, oraya da bir saldırı başlatırız, diyor. Fakat burada, tamam Tayyip malum kanunsuz, nitekim biz “Kanunsuzlar” diye işte üç ciltlik kitap yazdık, büyük boy ders kitabı ebadında; “Kanunsuzlar”, “Kanunsuzlar 2”, “Kanunsuzlar 3”. Anayasa, kanun manun bunların umurunda değil. Zaten adam açıkça söylemiş on yıllar önce; “Demokrasi bizim için bir tramvaydır. Gideceğiniz yere kadar binersiniz, hedefinize vardığınız an terk edersiniz”, diye.
Yani böyle bir adamın aslında, Türkiye’de kanun olsa, bağımsız yargı olsa muhtarlık düzeyinde bile kamu görevi yapmaması ve buna yaptırılmaması gerekir. Ama işte Amerika’yı arkasına alınca, Amerika getirip bunları devşirip Türkiye’nin başına bela edince, içeride de bu tarikatların, cemaatlerin, İmam Hatiplerin, İlahiyat Fakültelerinin, binlerce Kur’an Kursunun din afyonuyla insanlarımız uyuşturulunca yani insanlarımızın zihnine kötücül değer kalıpları yerleştirilince, o kalıpların dışına çıkamıyor insanlarımız. Böyle olunca da ne doğaya ait ne topluma ait hiçbir gerçekliği göremiyorlar, kavrayamıyorlar; yarı narkozlu bir halde bu insanlar, Allah’la aldatıcıların, din alıp satıcılarının peşinde koşup gidiyorlar. Hâlâ şu anda bile halkımızın üçte biri bunların peşinden koşuyor gördüğümüz gibi.
Evet bu işin bir yönü… İşin bir diğer yönü ne?
ABD sadece iktidarı yönetmiyor; muhalefeti de yönetiyor. CIA şefi Nelson Ledsky ne diyor?
“Biz Türkiye’de Meclisin her yerindeyiz”, diyor.
Yani muhalefet de üretilmiş muhalefet… Siyasileri de böyle, medyası da alaycı kuşlardan oluşan üretilmiş medya. Hani halkımız; “köpeksiz köyde değneksiz gezmek”, der ya; Tayyipgiller için artık bu deyimin kapsamı içine girer böyle durumlar. Muhalefetsiz bir şekilde saltanatlarını sürdürüyorlar bunlar.
Nihayet 31 Mart Seçimlerinde halkımız; artık açlık, yoksulluk, işsizlik pahalılık cehennemi; evleri, mutfakları yakıp kavurunca, yeter artık, dedi. İllallah, dedi. Bunlar gitsin de yerine kim gelirse gelsin, dedi ve bunlara ağır bir yenilgi yaşattı.
Fakat hemen seçimler sonrasında Yeni CHP’nin başına getirilmiş Sorosçu Kemal’in çömezi Özgür Özel Sektör ne dedi?
“Yumuşama” dedi, “normalleşme” dedi, Tayyip’in ayağına gitti. Mecliste geldiğinde ayağa kalkıp alkışladı. Ve Tayyip’e yeniden kan ve can verdi, moral verdi. Tayyip, baktı ki karşısındakiler çerez; ulan biz yeniden toparlarız, dersini veririz bunların, dedi. O gücü, o morali, o özgüveni kazandı.
İmamın Oğlu güya muhalefet yapıyor ama muhalefeti neyle sınırlı?
Dünyada tüm sermaye uşaklarının, sermaye temsilcilerinin, Amerikancıların, Amerikan kuklalarının giydiği beyaz gömleğin kollarını sıvamayla sınırlı.
Ne dedi?
“Erdoğan’ı evine göndereceğiz”, dedi.
Özgür Özel de benzerini dedi değil mi?
“Emekli edeceğiz”, dedi.
Nasıl evine gönderilir?
Binbir suça batmış, mafyatik bir suç örgütünün lideri ve çetesi nasıl evine gönderilir?
Açıkça söylemiş; “Ben bu Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum”, demiş.
Bu adam, Anayasa ve kanunlar dışına düşmüş otomatikman.
Ege’de 20 Ada’mızı kendi elleriyle Yunanistan’a teslim etmiş, peşkeş çekmiş, vatan satmış bu adam. Nasıl evine gönderilir?
Dört AKP kurucusundan biri olan Abdüllatif Şener, şu anda yine Tayyip’in kolları arasında, dedi ki; “Tayyip Erdoğan ve yakın aile çevresinin kamudan aşırdığı mal miktarı 300 milyar doları aşkın.”
Bu adam evine nasıl gönderilir?
Binbir suç işlemiş bu adam, suç işlemeye durup dinlenmeden devam ediyor.
Bu adam, bağımsız ve tarafsız yargının önüne çıkarılacak tüm avanesiyle birlikte. Emri kanundan ve vicdanından alan yargıçlardan ve savcılardan oluşan mahkemelerin önüne çıkarılacaklar. Vatan satıcılık da dahil işledikleri bütün suçlardan dolayı onlarca kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılanacaklar, cezalandırılacaklar bunlar.
Ama bu muhalefeti oynayanlar, hiç böyle bir şey demedi korkarak, ürkerek. Emekli edeceklermiş, evine göndereceklermiş Erdoğan’ı. İşte bunlar çapsızlıklarını, kalitesizliklerini, kalibrelerinin düşüklüğünü gösterir bunların.
Bir mücadeleye girdin mi; siyasi mücadele olsun, fiziki mücadele olsun kendini bileceksin, karşındaki düşmanı bileceksin, düşmanın kim olduğunu tanıyacaksın, ona göre bir oyun planı kuracaksın, mücadele stratejisi belirleyeceksin. Bu; askeri savaşta da böyle, ekonomik savaşta da böyle, sportif mücadelede de böyle.
Uluslararası futbol karşılaşmalarında bile bir teknik adan ne yapar?
Gider rakip takımın oyunlarını izler. Onun güçlü yanları ne, zayıf yanları ne, hangi sporcusu daha tehlikeli, hangisi daha zayıf ona göre oyun planı kurar.
Spor müsabakalarının en serti, gladyatör mücadelelerine, savaşlarına benzeyeni, bokstur bildiğiniz gibi, dövüş sporlarıdır.
Dövüş sporlarında yine bir köşe adamı, bir teknik adam ne yapar?
Rakip sporcuyu tüm yönleriyle, güçlü ve zayıf yönleriyle, tümüyle analiz eder, ona göre sporcusunu hazırlar. Maç anında da rakip sporcunun oyun plana hakkında görünüşü, beden dili, taşıdığı kendilik değeri, özgüveni hakkında değerlendirmelerde bulunur, ona göre sporcusuna oyun içinde taktik komutlar verir. Boksörler köşe adamlarıyla birlikte dövüşür.
Yani demek ki boks bile sadece fiziki güce dayanmaz; zekâya, bilgiye, deneyime, tecrübeye dayanır. Çok usta teknik adam rakip sporcu ringe çıktığı anda onun beden dilini okur; ürkek mi, çekingen mi, yoksa özgüveni tam mı; okur onu. Ona göre stratejisinde taktik değişiklikler yapar. İlk bir iki rauntta, en geç üç rauntta, rakip sporcuyu çözer ve ona göre oynatır kendi sporcusunu, dövüştürür.
Bunlar Tayyip’le “yumuşama”ya kalktılar; bu Özgür Özel, İmamoğlu. İşte yumuşamadan anladığı bu Tayyip’in. Kanunsuz adam, mafyatik, çıkar amaçlı bir suç örgütünün şefi yahu. Golani, IŞİD lideri Bağdadi, Taliban Mollaları ne kadar kanuna uyuyorsa Tayyip de ancak o kadar uyar.
Ne dedi zaten Tayyip?
“Bizim Taliban’la inanç yönünden pek bir farklılığımız yok”, dedi.
Kanun manun umurlarında olmaz bunların. Bunların elinden gelse şu anda Laik Cumhuriyet’in izini tozunu tümden silebilseler, tüm laikleri aynen Afganistan’da, Suriye’de olduğu gibi infaz ederler. Bunların gönlünde yatan bu… İnsan hakları, kanun, vicdan, merhamet bunlarda zerre miktarda bulunmaz.
İmamın Oğlu’na biz 2021’de dilekçeyle başvurduk. Dedik ki; bak 94-98 yılları arasında bu Tayyip İBB Başkanlığı yaptı ve buraya da bir sahte diploma verdi, diploması sahte bu adamın. Onun bir örneğini Bilgi Edinme Kanunu kapsamı içinde bize ver, biz paylaşalım ve bunun peşine düşelim, dedik.
Ama ne dedi daha önce de defalarca anlattığımız gibi?
“Bu özel hayatın mahremiyeti içine girer veremem bunu”, dedi.
Ve son ana kadar bile Tayyip’in İstanbul Belediyesine verdiği sahte diplomanın bir suretini ortaya çıkaramadı.
Tayyip’e; benim diplomamı araştırıyorsun, koy kendi diplomanı önce ortaya, beraberce araştıralım diplomaları, diyemedi.
İşlediğin binbir suçtan dolayı yargı önüne çıkarılacaksın sen, diyemedi.
Böyle ürkek, korkak, kaçak, kurusıkı, kuru kabadayılık, kuru gürültü yapanları Tayyip bilir. Bunun çevresinde onlarca, yüzlerce bu işlerden anlayan Tefeci-Bezirgânlar var, bu işte ustalaşmış insanları var Tayyip’in. Ben bunları nasıl olsa harcarım, dedi Tayyip. Ve nitekim de harcıyor işte.
Tayyip’in şu anda oturduğu makamı geçersiz. Tayyip’in Yüksek Seçim Kuruluna verdiği diploma sahte. Bunu Türkiye Noterler Birliği karar altına aldı. Sahte diploma fotokopisini getiriyorlar, İstanbul 15. Noterine veriyorlar.
Kim getiriyor?
Tayyip’in Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın şoförü Hasan Tükenmez.
- Noter devşirilmiş, diplomanın aslını gördüm, gerçek diplomayı gördüm, ona uygun bir suret veriyorum, diye bir diploma sureti veriyor. Onu götürüp Hasan Tükenmez, Hasan Doğan’a veriyor. Tayyip de adamlarıyla onu YSK’ye gönderiyor, o sayede aday olabiliyor cumhurbaşkanlığına.
Ama hep söylediğimiz gibi; orada namuslu insanlar da var. Bunu söyleyince, bildirince, Türkiye Noterler Birliği ceza veriyor. İstanbul 15. Noterine ceza veriyor; görevini kötüye kullandın, sorumluluğunu kötüye kullandın, diye ceza veriyor.
Biz bir dilekçeyle Türkiye Noterler Birliğine de başvurduk. Dedik ki; böyle bir karar verdin sen, Tayyip Erdoğan’ın şu an kullandığı diploma sahte bir fotokopiden alınmış surettir, geçersizdir diye bir karar verdin. Bize de bu kararın bir benzerini ver. De ki; Tayyip Erdoğan’ın YSK’ye verdiği diploma geçersizdir, sahtedir diye bir belge ver bize, dedik.
Ona da çekindi Türkiye Noterler Birliği. Dedi ki; ben üzerime düşeni yaptım, gerisi yargının işi. Yargıya başvurun, dedi bize.
Ama bunun peşine düşecek yargı mı var? Tayyip yargı mı bıraktı?
Yargıyı da Kaçak Saray’ının hukuk bürosuna döndürdü. Kaçak Saray’ının bir enstrümanı, silahı haline getirdi yargıyı. Siyasi hasımlarını yargı enstrümanıyla, yargı sopasıyla bertaraf ediyor.
Daha önce kaç defa anlattım. 2023 seçimlerinde, TRT’deki propaganda konuşmalarımızı yapmak için TRT’ye gittiğimizde, o konuşmaları denetleyen YSK Üyesinin yüzüne karşı da söyledim bunu; Tayyip size sahte bir diploma sureti verdi, onu kullanıyorsunuz, dedim. Seçimler nasıl geçerli olur, nasıl kanuni seçim yaptırıyorsunuz siz, dedim.
Dedi ki; bizden öncekiler bir diploma sureti almışlar, biz de oradan devam ediyoruz, dedi. O sureti geçerli sayıp devam ettiriyoruz o işi, dedi.
Öyle bir şey nasıl olur, dedim. Siz şu anda bir hukukçu sıfatıyla burada oturuyorsunuz, YSK Üyeliği sıfatı taşıyorsunuz. Sizin hukuk fakültesi diplomanızın sahteliği ortaya çıksa siz şu anda bu sıfatı taşıyarak burada bulunabilir misiniz, dedim. Sizin yaptığınız kanuni seçim filan değil, dedim. Git bu masalı başka yerde anlat, bize anlatma, dedim.
İş böyleyken, durumu bu iken Tayyip, karşısında böyle çerezleri bulunca, onları çıtırdatıyor. Kof, çapsız, bilgisiz, cahil, yüreksiz adamları bulunca karşısında, onları birer birer bertaraf ediyor işte. Ve zulmünü bütün şiddetiyle sürdürüyor, yargı sopası elinde nasıl olsa…
Ama halkımıza sözümüzdür; Tayyip’in diplomasızlığını ortaya koyacağız. Çünkü bu, matematiksel bir kesinliğe sahip olan bir gerçeklik.
O zaman halkımız görecek; Tayyip’in attığı bütün imzaların boş olduğunu, yok hükmünde olduğunu, atadığı bütün Bakanların yok hükmünde olduğunu, verdiği bütün ihalelerin, çıkardığı bütün Kanun Hükmündeki Kararnamelerin, yaptığı bütün uluslararası sözleşmelerin yok ve boş olduğunu görecek halkımız.
Ve Tayyip, Asker Alma Dairesine de sahte yüksekokul diploması verdiği için yaptığı yedek subay, kantin subaylığı sıfatındaki askerliği de boş düşecek. Çünkü yedek subaylık yapma hakkı yok.
Ne olacak?
İmam Hatip Lisesi mezunu olduğu için er sıfatıyla yeniden askerlik yapmak mecburiyetinde kalacak. Bundan kaçışı kurtuluşu yok. Eninde sonunda bu gerçeği ortaya koyacağız. Hiç boşuna bayram etmesin, sevinmezsin Tayyip ve avanesi. Bu gerçek yok sayılamaz, ortadan kaldırılamaz.
Saygıdeğer Halkımız;
Ne diyoruz; vatanımız için, halkımız için 1967’den bu yana hep gözümüzü kırpmadan belaya atladık gittik. Üzerimize kurşunlar yağdığında da, sapık işkenceci cellatlar insanlık dışı bize işkenceler yaptığında da, 12 Eylül faşist diktatörlüklerinin Askeri Mahkemeleri tepemizde yağlı urganlar sallandırdığında da biz hiç geri adım atmadık.
Aynen Kuvayimilliyeci Atalarımız gibi bizde geri adım yok! Bizde çekinmek, korkmak yok!
Eninde sonunda bunları yeneceğiz!
Bunlar kaçıp kurtulamayacaklar!
Hepsi işledikleri bin bir suçun hesabını verecekler, cezasını çekecekler.
Kalın sağlıcakla…
18 Mart 2025