Ders değil, yine dert zili çalıyor!
Ders Değil, Yine Dert Zili Çalıyor!
Eğitim Asgari Ücrete Sığmıyor!
Halk ozanımız Âşık Mahzuni Şerif:
Yoksulun sırtından doyan doyana,
Bunu gören yürek nasıl dayana… diyordu bir eserinde.
Evet, dayanamıyor yüreklerimiz…
Yine okulların açıldığı Eylül ayı geldi çattı. Halkımız bir yandan çocuklarını okula göndermek için heyecanlanırken bir yandan okul masraflarının altından nasıl kalkacağını düşünüyor kara kara.
Okul formalarına daha bir hafta önce yüzde 60 zam geldi. Kırtasiye malzemeleri enflasyon oranının üç katı kadar arttı. Servis ücretleri, benzinin litresinin 40 TL olmasıyla geçen seneye oranla en az 2 kat arttı. Toplu ulaşım keza öyle… TÜİK verilerine göre yıllık enflasyon oranının yüzde 74’ü geçtiğini, alım gücünün hızla düştüğünü düşündüğümüzde; emekçi halkımızın bu pahalılıkla baş etmesinin imkânsız olduğunu görüyoruz. Örneğin, bir ilkokul öğrencisi için okul kıyafeti, çanta ve temel kırtasiye malzemesi alacak bir ailenin ortalama 3000 ile 7000 TL arasında bütçe ayırması gerekiyor. Devlet okullarının ihtiyaçları, Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrıl(may)an bütçeyle değil, velilerin yapmak zorunda bırakıldığı “bağış”lardan karşılanır oldu.
Çocuğunun daha iyi şartlardaki bir devlet okulunda eğitim görmesini isteyen ebeveynlere 20 binle 60 bin arasında bir bağış ödeme şartı koşuluyor. Adresini taşıdıysan bunu kabul etmek zorundasın resti çekiliyor.
Çocuklarımız günün önemli bir bölümünü okullarında geçiriyorlar ve doğal olarak acıkıyorlar. Okul kantinlerinde içi neredeyse boş olan bir tost bile 50 TL’den satılıyor, üstelik doyurmuyor. Sağlıklı beslenmiş oluyor mu çocuklarımız?
Onun da yanıtı “Hayır”! Sadece doymaya endeksli bir beslenme gerçekleşiyor. O da çoğu zaman olmuyor. Açlıktan bayılan öğrenci haberlerini çok okuduk geçtiğimiz eğitim öğretim yılında. İçerisinde proteinin, vitaminin olduğu besin grupları dengeli ve düzenli olarak tüketilemiyor ne yazık ki… Karbonhidrat ve şeker ağırlıklı bir beslenme tarzı en ucuz beslenme olarak karşımıza çıkıyor. Bu da çocuklarımızın bedensel olarak da zihinsel olarak da gelişemediği sonucunu karşımıza çıkarıyor.
Okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lisede okula başlama giderinin geçtiğimiz seneye göre yaklaşık iki katına çıktığını görüyoruz. Hele üniversitelerde durum daha da vahim… Aylık 11.402 TL alan asgari ücretli bir çalışan ya da 7500 TL emekli aylığı alan birinin çocuğunu üniversitede okutması kesinlikle mümkün değil. Halk çocuklarına tamamen kapandı artık üniversite kapıları. KYK yurtlarının aylık ücretleri 570 liraya dayanmış. Tabiî bu yurtlara ulaşmak da oldukça zor… Çok az sayıda olan devlet yurduna yerleşemeyen öğrenciler barınmanın yollarını arıyorlar. Ya özel yurda ya da eve çıkıyorlar. Bilim yuvası olması gereken üniversitelerde çocuklarımız maalesef nasıl geçineceklerini, ne yiyip ne içeceklerini, hayatlarını nasıl idame ettireceklerini düşünüyorlar. Ev kirası, faturalar, beslenme, ulaşım, ders kitapları, araç gereçleri derken; sinema, konser, tiyatro, kitap gibi kalemlerin üstünü her defasında yeniden çiziyorlar.
Hayat pahalılığı almış başını gitmiş. Çarşı-pazar el yakar olmuş. Halkımız aş yerine taş kaynatıyor artık. İktidardaki AKP’giller Hükümetinin Reisi ve avaneleri, kendi servetlerine servet katarken, İşçi Sınıfımız, Emekçilerimiz ay sonunu getiremiyor uzun süredir. Et girmiyor nicedir milyonlarca insanımızın sofrasına. Kıt kanaat maaşlar, kiraya mı, beslenmeye mi, faturalara mı yoksa çocukların eğitimine mi yetsin? İsyan ediyoruz böyle bir yaşam tarzına, yaşamak denirse buna!
Hep deriz: Çok derdin tek ilacı örgütlü olmak ve öyle davranmaktır. Yalnız başına şikâyet etmek hiçbir şeyi değiştirmiyor işte. Ama biz bir araya gelip boğazımızdan çalınan lokmanın hesabını sorduğumuzda bu ülkede çok şey değişecek.
Halkın Kurtuluş Partisi’ne katıl! Umutsuz olma, güçsüz durma! Yeter ki birleştir ellerini bizimle!
Gel beraber yürüyelim bu kahırlı ama onurlu yolda. En çok da evlatlarımız, geleceğimiz için… Zaten tüm bu koşturman da değil mi bunun için? Benden geçti mi demek istiyorsun?
Deme! Rıfat Ilgaz anlatsın sana tam burada!
Kilim gibi dokumada mutsuzluğu
Gidip gelen kara kuşlar havada
Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden
Tabanında depremi kara güllelerin
Duymuyor musun
Kaldır başını kan uykulardan
Böyle yürek böyle atardamar
Atmaz olsun
Ses ol ışık ol yumruk ol
Karayeller başına indirmeden çatını
Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm
Alıp götürmeden büyük denizlere
Çabuk ol
Tam çağı işe başlamanın doğan günle
Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden
Her satırında buram buram alın teri
Her sayfası günlük güneşlik
Utanma suçun tümü senin değil
Yırt otuzunda aldığın diplomayı
Alfabelik çocuk ol
Yollar kesilmiş alanlar sarılmış
Tel örgüler çevirmiş yöreni
Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol!
03.09.2023
Halkın Kurtuluş Partisi
Merkezi Kadın Çocuk Komitesi