“Demirtaş, Tayyip’e Gezi’den sonra ikinci bir can simidi daha gösterdi”
Selahattin Demirtaş birkaç gün önce, bildiğimiz gibi, siyaset ortamına güm diye düştü. Hatırlayacaksınız; birkaç ay önce, siyaseti bıraktım, demişti. Güncel siyaseti bıraktım, demişti.
Bu, aslında bizim o zaman da teşhis ve tespit ettiğimiz gibi gerçek anlamda siyaseti bırakmak değildi. İmralı-Kandil ekseninde yapılan siyasete bir tepkiydi. Biliyorsunuz, bu siyasetin en son beceriksizliği arivist, kopil TİP politikacılarının HDP’yi, HEDEP’i, DEM’i kolpaya getirip 15 milletvekilinden etmeleri üzerine duyulan bir tepkinin dile getirilişiydi.
Hatırlayacağınız gibi bu TİP, önce HDP yörüngesindeki (adlarına “Emek ve Özgürlük İttifakı” diyorlar ya) ittifaka katıldı, o sayede baraj sorununu aştı. Ondan sonra da; “Ben sizin listenizden değil, ayrı, kendi listemden seçime gireceğim”, dedi. Buna büyük bir öfke duydu Selahattin Demirtaş. Bunun HDP’ye kaybettireceğini çok net ve açık olarak biliyordu, ki öyle de oldu.
Ama işte bu TİP’li kopiller de bu işin uzmanı, ustası. Bileceğimiz gibi bu Erkan Baş tayfası, daha önceden Yeni Sahte TKP’nin Şefleri Aydemir Güler’in, Kemal Okuyan’ın çömeziydi. Ama oradayken devşirilip, onlara çakma bir TİP kurdurulup siyaset meydanına salınınca, birden önleri açıldı. Onlara dendi ki; “Hemen, anında HDP’nin yörüngesine gidip onun kucağında oynayacaksın.” O da aynen öyle yaptı ve HDP’yle beraber Amerika’nın yörüngesine girdiler. Ve o sayede de medyada da önü açıldı, siyasette de.
Demirtaş siyasete gireceğinin sinyalini daha öncesinden de vermişti.
Ne demişti?
“Ben Şeyh Sait’in torunuyum. Bizim medeniyetimiz İslam Medeniyetidir, İslami değerler bizim için en öncelikli değerler olarak görülür”, türünden İslam güzellemesi yapmıştı.
Bu açıkça HÜDA-PAR’ın önünü kesme amacıyla yapılmış bir açıklamaydı. Demirtaş böylece atalarının kadim dini olan Zerdüştlüğü de bir anlamda çizip geçmişti.
Burada “Zerdüşt Dini” sözünü pejoratif anlamda kullanmıyoruz. Tersine; hayvansever bir din olduğu ve bu dinin Tektanrısı Ahura Mazda da Semit Dinlerinin Tanrıları gibi kan, ateş ve cehennem Tanrısı olmadığı için, Zerdüşt Dini bize sıcak gelir. Sevimli buluruz biz bu dini.
Çoban Toplumdan Yerleşik Tarım Toplumuna geçişin dinidir Zerdüştilik. Bu sebeple dönemin en önemli üretim aracı olan sürüye dayalı ekonomiyi yani Sürü Ekonomisini savunur ve onun vazgeçilmezi olan köpekleri kutsar. Sürüyü hem yaban hayvanlarına karşı korur hem çekip çevirir, kollar diye; köpekler kutsal kabul edilir. Tarım söz konusu olduğunda da en önemli üretim aracı olan boğaların, öküzlerin, ineklerin değeri ortaya konur, ifadelendirilir. Bu bakımdan bu hayvanlar da kutsal kabul edilir Zerdüştilikte. Bugün Hindistan’da hâlâ boğaların ve ineklerin kutsallığı Zerdüştiliğin Hint Yarımadası’na kadar yayılması ve orada bıraktığı geleneklerden, örften dolayıdır. Bildiğimiz gibi Tektanrılı Dinlerin ilkidir Zerdüştilik. Tektanrılı Dinlerin temel argümanları hep Zerdüştilikten alınmalıdır. Ahura Mazda Tektanrıdır Zerdüştilikte. Sırat Köprüsü “Siret” olarak geçer. Melek ve Şeytan vardır. Ahura Mazda ya da Hürmüz, iyiliği temsil eder. Ehrimen; şeytandır, iblistir, kötülük meleğidir. Miraç, ilk defa Zertüştilikte ortaya konur. Zerdüşt de Ahura Mazda’ya, yani göğe yükselir görüşmek için; orada görüşme yapar. Bunlar hep İslam’da da aynen aktarılır. Neyse konuyu dağıtmayalım…
Demirtaş burada dedi ki; Kürtlerin reisi benim. O bakımdan o harekete ben yön veririm.
Neyle yaptı bunu?
İstanbul’da İmamoğlu’nun karşısına çıkabilecek en güçlü aday olan eşi Başak Demirtaş’ın aday olabileceği açıklamasını yaptırmakla, yaptı. Böylece Tayyip’e bir can simidi uzatmış oldu. Hatırlayacağımız gibi Demirtaş, Gezi Eylemlerimiz sırasında da korkup Kuzey Afrika’ya kaçan Tayyip’i ve onun avenesini kurtarmıştı.
İşte videosu. İzleyim bir.
***
Videonun Tapesi
Selahattin Demirtaş: Yani buradan hükümeti devirecek, darbeye doğru götürecek bir halk hareketi çıkarabilir miyiz? Veya bu halk hareketini buraya kanalize edebilir miyiz, diye bir arayış da oldu, olmadı değil. Yani bunu biz sokaktaki gözlemlerimizle, arkadaşlarımızın tespit ettiği bazı şeylerle rahatlıkla ifade edebiliriz. Bu bir spekülasyon değil. Biz bu kısmına şiddetle karşı çıktık.
***
Gezi’ye yaptığı bu ihanetten dolayı Tayyip’in vekil olarak yerine bıraktığı Bülent Arınç’tan teşekkür almıştı bu avane, Ahmet Türk ve Demirtaşgiller.
Dikkat edelim; Gezi Eylemlerimiz sırasında sadece Tunceli’de bir kereliğe mahsus bin kişi sokağa çıkıp bir eylem yapmıştı. Onun dışındaki Kürt illerinde hiçbir eylem söz konusu olmamıştı. Yani Gezi Eylemimizi sırtından vurmuştu Demirtaş ve Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi. Zaten Gezi’ye yapılan bu ihaneti Abdullah Öcalan da “İmralı Hacıları”yla yaptığı görüşmelerde dile getirmişti. Hani Pervin Buldan, Sinemacı Sırrı Süreyya, Selahattin Demirtaş da bir süre o ekipte yer aldı. Sonradan Abdullah Öcalan Demirtaş’ın kendi yerine oynayabileceğini sezdiği için; “Bu çocuğu bir daha benim karşıma getirmeyin”, dedi. Elimine edildi ekipten. Onun yerine Hatip Dicle monte edilmişti o hacı kafilesi ekibine…
Orada açıkça ifadelendirmişti Öcalan: “17-25 Aralık’ta devriliyordu AKP, Erdoğan; biz kurtardık. Gezi Eylemelerinde devriliyordu, biz kurtardık”, demişti. Dolayısıyla Demirtaş’ın Tayyipgiller’e uzattığı ikinci can simididir bu.
Ve bu simitle beraber Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş ne dedi?
“Halkım ve DEM Parti isterse İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak aday olabilirim”, dedi. Ve devam etti: “Ben kimseye kaybettirmek ya da kazandırmak için aday olmayacağım, kazanmak için aday olacağım”, dedi.
Hani bu sözü bizi üzdü kendisi açısından. Çünkü biz kadınlara karşı büyük bir saygı ve güven duyarız. Her ne kadar Tayyipgiller’in, Meclisteki Özlemgiller, Özlem Zengingiller tayfasının oluşturduğu grup tarafından büyük oranda tağşiş edilmiş olsa da; kadınlara karşı genel saygımız hiç sarsılmaz. Kadınları daha dürüst, daha vicdanlı, daha içtenlikli kabul ederiz biz. Ayrıca daha önce de hep dile getirdiğim gibi, bizi kalıba döken, baştan ayağa vicdan ve merhamete kesmiş olan rahmetli Anacığım, İlkokul Öğretmenin Seniha Hanım (hiç evlenmedi, kendisini öğrencilerine adadı) ve Ortaokulda Fizik Öğretmenim Nazife Hanım oldu. Bu bakımdan kadınlar benim için çok saygın görülür.
Başak Demirtaş’a da bu sebeple biz büyük bir saygı duyuyorduk. Ayrıca temiz bir yüzü var bilindiği gibi, bu Hanımefendinin. Görünüm ve temiz bir yüz dürüstlüğün, içtenliğin önemli bir göstergesi sayılabilir. Yüzde yüz olmasa da önemli bir gösterge kabul edilir.
Fakat Başak Demirtaş’ın; “Biz kimseye kaybettirmek ya da kazandırmak için aday olmayacağız, kendimiz kazanmak için aday olacağız”, demesi tekrarlıyorum, üzdü beni.
Çünkü bir insanın ruhunun içtenliğinin en önemli ölçütü nedir?
Söylediğine kendisinin inanması… Bir insan çok yanlış, çok saçma, çok zararlı, çok kötü düşüncelere de sahip olabilir. Ama onlara içtenlikle inanıyorsa o insan kendi içinde tutarlıdır, içtenliklidir ve dürüsttür. O insanı ikna edebilirsiniz, savunduğu görüşün yanlışlığını, kötülüğünü, zararlı oluşunu anlatabilirsiniz ona.
Burada Başak Demirtaş’ın bu sözüne kendisinin inandığını varsayabilecek bir tek insan çıkar mı?
Çıkmaz.
Çünkü Başak Demirtaş da adı gibi biliyor ki Tayyip’in adayının karşısında kazanma şansı olan biricik aday vardır: CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu. Onun dışında hiçbir adayın şansı sıfırdan öte değildir.
E, şimdi gerçek bu olmasına rağmen bunu tersyüz etmesi, kendisi adına üzücü bir durum oluşturdu bizde. Demek ki bu Hanımefendi içtenlikli bir ruha sahip değilmiş, kanısı yarattı bizde.
Ayrıca öğretmenmiş de. Öğretmenlere de çok saygı duyarım, meslektaşlarımdır bilindiği gibi öğretmenler. Kadın öğretmenlere ayrıca daha da fazla saygı duyarım. Başak Demirtaş’ın öğretmen olduğunu WikiLeaks Belgelerinden öğrendim. O zamana kadar, o güne kadar bilmiyorduk; ilgilenmedik tabiî, doğrudan ilgi alanımıza girmediği için.
Tabiî ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin namussuz casus örgütleri CIA, FBI vb.nin tamamen kontrolündedir. Tabiî doğal olarak Büyükelçilikler, Konsolosluklar da kontrol altındadır. İstanbul, Adana Konsolosluğu mesela bütünüyle CIA’nın yönetimindedir. Adana Konsolosluğundan Amerikan Dışişleri Merkezine, Bakanlığına gönderilen bir (“kripto” diyorlar ya hani), o yazıda; “Selahattin Demirtaş, Kürt Meselesi’nde bizim kullanabileceğimiz önemli aktörlerden biri olabilir. Eşi de Diyarbakır kırsalında öğretmendir”, diyorlar.
Biz, o kriptodan öğrenmiştik Başak Demirtaş’ın öğretmen olduğunu. Yani o namussuz CIA’cılar devşirecekleri insanı tüm aile çevresiyle, tüm ilişkileriyle birlikte gözden geçiriyorlar.
Ondan sonra, biliyorsunuz, Selahattin Demirtaş “Uluslararası Liderlik Ziyaretçi Eğitim Programı” adı altında üç hafta süren ABD’de bir kurstan geçirildi ve orada devşirilip doktrine edildi. Türkiye’ye gönderildi, Amerikalıların hizmetine sadık bir kişi olarak.
Şimdi Selahattin Demirtaş eşine adaylığını açıklatmakla Tayyip’e açıkça mesaj gönderiyor. Diyor ki;
“Bak, İstanbul Seçimini sana kazandırtabilirim, İmamoğlu’nu yendirtebilirim. Karşılığında bana ne vereceğini iyi ölç, biç, belirle. Bunun karşılığı öyle ufak tefek geçiştirmelerle olmaz. Bunun karşılığında isteyeceklerimi kabul edeceksin.” Bu mesajı vermiş oldu.
Tabiî Demirtaş’ın bu mesajını Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi’nin en kıdemli üyelerinden Leyla Zana anında gördü, kavradı; “Bu büyük bir şans olur”, dedi. “Çok olumlu bir şey” dedi.
Yine sanıyorum İsmail Saymaz’ın bazı HDP, PKK sözcüleriyle yaptığı konuşmalarda onlar da dile getiriyorlar. “Bu çok olumlu bir şey olur, yeniden çözüm süreci başlarsa kurbanlar keserim”, diyor biri.
Yani Demirtaş burada açıkça Tayyip’e; Kürt oylarını almak istiyorsan adres benim, benimle anlaşacaksın, mesajını vermiş oldu.
Bunların, daha önce de söylediğimiz gibi, Türkiye’nin var olması, yok olması umurlarında olmaz. Türkiye’nin BOP çerçevesinde parçalanması karşısında bayram eder bunlar. Çünkü hep söyleyegeldiğimiz gibi, ideolojilerini Türk düşmanlığı üzerine inşa etmiştir PKK, HDP, PYD, YPG, DEM vs.
Bakalım, görüşmeler sanıyoruz sürüyor yoğun bir şekilde, nasıl sonuçlanacak göreceğiz…
Fakat biz defalarca belirttiğimiz gibi diyoruz ki; Türkiye için 1918’deki Mondros Mütarekesi sonrası oluşan Mütareke Döneminden bu yana en büyük felakettir, Tayyipgiller’in iktidarı. Ve yıkıma götürmektedir Türkiye’yi. BOP cehennemine götürmektedir adım adım. Laik Cumhuriyet’i tarumar etmiştir. Onun yerine günbegün Ortaçağcı, Şeriatçı Faşist bir Din Devleti inşa etmektedir.
Birincil görev; vatanseverlerin, namusluların, halkseverlerin, demokratların, devrimcilerin, sosyalistlerin, bu Tayyipgiller adlı ABD yapımı, ABD tarafından Türkiye’nin tepesine çöktürülmüş olan büyük felaketten Türkiye’yi kurtarmasıdır.
Biz bunun için dedik ki; İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da, Mersin’de, Antalya’da vb. büyük şehirlerde CHP’nin adayını destekleyeceğiz. Çünkü Tayyipgiller’i yıkma ihtimali olan adaylar sadece onlardır.
Biz kimseden “ne alırız ne veririz”, diye pazarlığa oturmayız. Biz bugüne kadar ne kişicil hayatımızda ne siyasi hayatımızda kimseden bir şey istemedik, kimseden de Proletarya Devrimciliği ve Yoldaşlığı dışında bir şey beklemedik, bizden başka bir şey istenmesine izin vermedik.
Biz devrimci prensiplerimiz, vatansever, halksever değerlerimiz doğrultusunda siyaset yaparız.
Yine hep söyleyegeldiğimiz gibi, biz sadece devrimci savaş yürütmüyoruz; aynı zamanda “Ahlâk Savaşçısıyız” da biz.
Kalın sağlıcakla…
27 Ocak 2024