Bu bayır aşağı tekerlenişiniz durmayacak, Tayyip!
Bizce, bu mazbata olayında kitlelerin kendisine karşı göstermiş olduğu tepki karşısında en çok şaşkınlığa uğrayan Tayyip’in kendisidir.
Herkesin bildiği gibi Tayyip, Yargının tamamı gibi YSK’yi de Kaçak Saray’ın hukuk bürolarından birine çevirmişti. Ekrem İmamoğlu’nun hakkıyla kazanmış bulunduğu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu belgeleyen mazbatasını da, işte bu YSK aracını kullanarak elinden aldı.
Fakat o da ne?..
Kendi avanesinden milletvekilinden tutun da sanatçısına, aydınına, sporcusuna varana dek geniş bir tepki tufanıyla karşılaştı…
On yılların kankisi Kraliçe’nin Gülü’yle Davud’un Oğlu bile anında karşısına çıkıverdiler Tayyip’in.
Tayyip şaşkınlığa uğramakta son derece haklı, kendi açısından. O, kuşkusuz şöyle diyordur kendi kendine:
“Ulan biz bu ahmaklar sürüsüne neler yedirmedik bugüne kadar… Zaten iş yasaya, hukuka kalsa, biz muhtar bile olamazdık. Ama arkamıza dayanan ABD Ankara Büyükelçisi, dönemin YSK Başkanı Tufan Algan ve şu anki Parababaları siyaset sahnesinin en kaşar Amerikancısı Deniz Baykal devreye girdi, bir anda açılıverdi önümüz.
“Bebelerin bile kanmayacağı gerekçelerle Siirt Seçimini yenilettiler, Terörle Mücadele Kanununu değiştirttiler ve bizi milletvekili yapıp Meclise zıplattılar. Ondan sonra hep emrimizde ve elimizin altına oldu YSK. FETÖ’yle el ele verip AYM’yi de, Yargıtayı da, Danıştayı da adım adım ele geçirdik. Yargının tüm birimlerini de, Orduyu da, Polisi de, Eğitimi de…
“Bütün kanunsuzluklarımızı yedirdik bu ahmaklar sürüsüne. 16 Nisan Referandumu’nda 2 buçuk milyon sahte oyu YSK’ye verdiğimiz bir buyrukla geçerli saydırtıp kazanmış gösterdik kendimizi 2017’de.
“24 Haziran Seçimlerinde de yığınla hile, dümen yapıp galip çıktık sandıktan. Hatta iş öyle bir noktaya geldi ki; Fatih İmam Hatip Lisesi dışında hiçbir yüksek okul diplomasına sahip olmamamıza rağmen, herhangi bir yüksek okula gitmememize rağmen, Anayasadaki; Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için kişinin yüksek okul mezunu olması gerekir, diyen hükmü bile yok saydırtıp evrakta sahtecilik yaparak uydurduğumuz bir iki çakma diplomayla kendimizi Cumhurbaşkanı yaptırttık. Yine yedi bu ahmaklar… Hem de ne yiyiş… Kıtlıktan çıkmış birinin pide içine sardığı yağlı, acılı Antep lahmacunlarını yutuşu gibi yutturduk bunlara.
“Şimdi bile hâlâ “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan” ve hatta “Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan” demeden bize dair bir söze başlayamıyorlar.
“Şimdi ne oldu da bu ahmaklar sürüsü birden bire “Artık yemezük!” demeye başladılar?
“Allah Allah… Bu işe bir akıl sır erdiremedik…”
İşte böyle düşünüyor Tayyip bugünlerde…
Artık yakınındakiler bile çekinmeden kendisine karşı çıkabiliyor, yapılan adaletsizliği yüzüne karşı söyleyebiliyor ve hatta Davidson gibi bazıları şeffaflıktan filan dem vuruyor.
“Bunların niyeti belli: Benim ve ailemin zenginliği gözlerine batıyor bunların. Şeffaflık derken bundan rahatsızlıklarını söylemiş oluyorlar kendilerince.”
Tayyip’in böyle düşünerek akıl sır erdiremediği meselenin sebebini biz söyleyelim de onun da kafası bassın…
17 yıl boyunca Amerika hep arkandaydı, Tayyip. Seni, Ortadoğu’nun en büyük BOP’çusu olsun diye devşirdi, örgütledi, partileştirdi, iktidara taşıdı ve 17 yıldan beri de orada tuttu.
Yaptığın bütün kanunsuzlukları, ihanetleri, vurgunları, kamu malı hırsızlıklarını önemsiz göstertti halkımıza. Bir süre sonra da unutturdu bu binbir ihanetinizi, suçunuzu, hırsızlığınızı.
Sen de sandın ki bu hep böyle sürüp gidecek…
İşte burada yanıldın, Tayyip, hem de fena halde…
Hiç Tarih bilmediğin apaçık meydana çıktı.
Hangi diktatör bugüne dek sürgit iktidarda kalabilmiş?
Hangi diktatör ihanetlerini, yolsuzluklarını, hırsızlıklarını, adaletsizliklerini, zalimliklerini gizleyip kapatabilmiş?
Ve en acısı da Tayyip senin için, işin şu yönü olacak:
Ve hangi diktatör Tarihin lanetli sayfaları arasında yer almaktan kendini kurtarabilmiş?
Yok böyle bir şey!
Artık yolun sonuna yaklaşıyorsun, Tayyip!
Bayır aşağı gidiyorsun durup dinlenmeden!
Tabiî tek başına sen değil; avanen de öyle, yani AKP’giller’in de seninle beraber yuvarlanıyor…
Ne yaparsan yap, ne edersen et, ne kadar dolap, düzen çevirirsen çevir; haksızlık, hırsızlık, usulsüzlük, adaletsizlik yaparsan yap, kaçışın, kurtuluşun olmayacak ve bayır aşağı gidişin durmayacak!
Çıkmaza girdin artık. Oradan geri dönüşün yok…
Bundan böyle, seni ne ABD kurtarabilir, ne İmralı’daki Öcalan, ne de Bağlamacı Selo…
Zaten Amerika, hizmete hazır yeni bir ekip oluşturmuş durumda. Türkiye gibi Babil artığı geri ülkelerde, beş paralık çıkar için ruhunu insan soyunun baş düşmanı Washington’daki İblis’e satmaya can atan binlerce insan bulunur.
Ne diyor, değerli sanatçımız Musa Eroğlu’nın okuduğu, Abdurrahim Karakoç şiirinden bestelenmiş türküde?
“Her nesnenin bir bitimi var…”
Evet, aynen öyle Tayyip!
Bütün diktatörler devrilir, saraylar çöker, tahtlar, saltanatlar toz duman olur…
Siz de Tarih olacaksınız, Tayyip!
Kaçışınız yok!
Hem de hiç!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
15 Mayıs 2019
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı