Amerikan Kuklası, Vatan Satıcı AKP’giller, Efendilerinden Yeni Emirler Alarak Kâbeleri Olan ABD’den Döndüler!

27.09.2025
6
A+
A-

Bilindiği gibi; ABD, İngiltere ve Siyonist İsrail tarafından projelendirilip, partileştirilip iktidara getirilen ve efendilerine ettikleri koşulsuz hizmetin karşılığı olarak 23 yıldır iktidarda tutulan halk düşmanı AKP’giller’in en karanlık temsilcileri, emperyalist haydutların bir aparatına dönüşmüş bulunan Birleşmiş Milletler’in 80’inci Genel Kurulu’na katılmak üzere “Reis”lerinin başkanlığında Kâbeleri olan ABD’ye gitmişlerdi.

AKP’giller için BM Genel Kurulu elbette bir bahaneydi. Asıl amaç, ABD Emperyalist Haydutlarının faşist ve bunak Devlet Başkanı Trump’la görüşmek, kuklacılarına bir kez daha sadakatlerini göstermek, oy tabanlarını kaybettikleri için Türkiye’de yapılacak kurallara uygun bir seçimi asla kazanamayacaklarını adları gibi bildiklerinden dolayı iktidarlarını sürdürebilmek için efendilerinin verdikleri tüm emirleri harfiyen yerine getirmeye hazır olduklarını bir kez daha kanıtlamaktı.

Bilindiği gibi Kaçak Saray’ın Sultanı Tayyip, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun deyişiyle “Trump’tan koparılacak 5 dakikalık randevu” için günler öncesinden yalvarmaya başlamıştı. Basında yer aldığı üzere Tayyip, bu faşist bunağın sapık oğluyla Türkiye’de gizli bir görüşme yaparak istismar etmeyi en geçer akçe politika belledikleri Filistin Halkını ve Gazze’yi bir kez daha sattı. Daha ABD’ye bile gitmeden ABD’den gelecek tarım ürünleri üzerindeki gümrük vergisini kaldırarak zaten ürünlerini tarlada bırakmak zorunda kalan, üretemez hale gelen çiftçimizi daha derin bir açlığa, yoksulluğa ve sefalete mahkûm etti. Kısacası Tayyip; meşruiyetten bütünüyle yoksun olan kriminal iktidarını kurtarmak için “Medet ya Trump!” diyerek kuklacısıyla görüşmek adına tüm yollara başvurdu ve sonunda amacına ulaştı.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki kürsüde, katil İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamlara ilişkin ikiyüzlüce birkaç fotoğraf gösterip hamaset yaptıktan sonra 26 Eylül’de, Filistin Halkına yönelik sistematik bir şekilde uygulanan soykırımın en büyük destekçisi, en büyük finansörü, “Hayatım boyunca hep İsrail’in yanında oldum, bundan sonra da olmaya devam edeceğim”, diyen Trump alçağıyla Beyaz Saray’da bir görüşme koparmayı başardı.

Başhaydut ABD’nin kaşar Devlet Başkanı Trump, tespih boncuğu gibi karşısına dizdiği uşaklarının ne isterse vereceklerini ve kaderlerinin kendi elinde olduğunu adı gibi bildiği için, bir taraftan karşısındaki zavallılarla dalgasını geçti, diğer taraftan bu güruha, bedelini halkımızın on yıllar boyunca ağır biçimde ödeyeceği sözde “anlaşma”ları kabul ettirdi.

Planlanan zamandan daha uzun süren görüşmeden çıkan “anlaşma”lardan biri, ABD’den yaklaşık 100 milyar dolar tutarındaki 300 adet Boeing marka yolcu uçağı alımı oldu. Trump, tıpkı satılmış Arap Şeyhliklerine, Emirliklerine yaptığı gibi “Alacaksın!” buyruğunu verdi ve aynı oranda satılmış olan AKP’giller “Baş üstüne!” diyerek bu buyruğu yerine getirdi.

Faşist bunak Trump, bir taraftan dalgasını geçerken diğer taraftan Tayyip’i kast ederek “Hileli seçimleri en iyi o bilir” gibi sözlerle aba altından sopa gösterip karşısındaki zavallılardan koparabildiği her şeyi kopardı. AKP’giller; iliklerine kadar sömürdükleri, adeta nefessiz bıraktıkları çilekeş halkımıza bir ihanet daha yaparak sanki komşu ülkelerde, örneğin kardeş ülke Azerbaycan’da doğalgaz yokmuş gibi 2045 yılına kadar ABD’den on milyarlarca dolarlık sıvılaştırılmış doğalgaz alımı anlaşması imzaladı. AKP’giller’in basına yansıtılan ihanetleri sadece ekonomik alanla sınırlı kalmadı. Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusunda “Üzerimize düşeni yaparız”, dedi Tayyip. Rusya’yla ekonomik ve siyasi ilişkilerin tamamen kesilmesi anlamına gelen Trump buyruklarına hiçbir itirazda bulunmadılar. Parasını halkımızın sırtından ödedikleri F-35 savaş uçaklarının teslim edilmesine ilişkin hiçbir sonuç çıkmadı. Kısacası Trump, karşısındaki çaresiz zevatı hem aşağıladı hem de alabileceklerini maksimum düzeyde almış oldu.

 

Saygıdeğer Halkımız;

Genel Başkan’ımız Nurullah Efe’nin ifadesiyle ABD’nin “Türkiye’deki Eyalet Valisi” konumundaki Thomas Barrack’ın da açık bir şekilde belirttiği gibi, Kaçak Saray’ın Sultanı Tayyip, esasında “meşruiyet” dilenmek için gitmiştir ABD’ye. Onların meşruiyetten anladıkları ise ABD’li efendilerinin arkalarında olduklarını göstermek, halk düşmanı politikalarında bu alçakları her daim yanlarında bulmaktır. Ve öyle görünmektedir ki ABD Emperyalist Haydut Devleti, AKP’giller’in kulca dilendikleri bu “meşruiyeti” bir süre daha onlara bahşetmeye, yani bu halk düşmanlarını iktidarda tutmaya devam edecektir.

Emperyalist haydutlar, bahşettikleri bu “meşruiyet” karşılığında sadece basına yansıyan ve yukarıda altını çizdiğimiz bir iki anlaşmayla yetinmişler midir? Bu mümkün müdür?

Söz konusu sıfır numara emperyalist uşağı AKP’giller olunca, elbette böyle bir ihtimal söz konusu değildir. ABD Emperyalist Haydudu, muhtemelen kapalı kapılar ardında dikte etmişlerdir asıl emirlerini. Ve bunlar iradi olarak basına yansıtılmamaktadır.

Genel Başkan’ımız Nurullah Efe’nin altını çizdiği gibi AKP’giller, önümüzdeki süreçte ABD Emperyalistlerinin Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) Türkiye ayağının hayata geçirilmesini hızlandırmak için daha büyük adımlar atacaktır. AKP’giller, Siyonist İsrail’in insanlık dışı katliam politikalarını daha pervasız şekilde destekleyeceklerdir. Öyle görünmektedir ki Kıbrıs’tan Türk Askerini yavaş yavaş çekmeye dönük adımlar atacaklar, Mavi Vatan’ımızı tıpkı Ege’deki 20 Ada ve 2 Kayalığımız gibi bütünüyle emperyalist efendilerinin ve onların kuklası Yunanistan Devletinin egemenliğine terk edeceklerdir. Kısacası önümüzdeki süreç, Vatanımız ve Halkımız için çok daha acılı, çok daha sancılı bir dönem olacaktır.

Bu kritik dönemde tüm devrimcilere, demokratlara, ilericilere, alınteriyle geçinen tüm namuslu insanlarımıza düşen en önemli görev; ABD Emperyalist Haydudu tarafından Türkiye Halkının başına bir lanet halkası gibi dolanan “Yüzyılın Felaketi” AKP’giller’den kurtulmak için mücadeleyi büyütmektir.

AKP’giller’in emrindeki paçavra Havuz Medyası’nın zavallı bir Amerikan kuklasından “Dünya Lideri” çıkarma yönündeki aşağılık propagandasının tersine, Halkımızın kanını kurutan, kendi tabanını bile Allah’la aldatmayı artık başaramayan bu zulüm iktidarı en aciz dönemini yaşamaktadır. ABD Emperyalist Haydutlarından medet dilenmeleri, onların tüm emirlerine koşulsuz biçimde boyun eğmeleri işte bu yüzdendir.

Unutulmamalıdır ki bu “Yüzyılın Felaketi”ni ancak ve ancak Halkımızın topyekûn örgütlü ve eylemli gücü dize getirebilir. Bu Halk, Mustafa Kemal önderliğinde dünya tarihinde bir ilk olmak kaydıyla Batılı Emperyalist Haydutlara karşı yürüttüğü Birinci Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı zafere ulaştırmış, o zaferimizin üzerine Laik Cumhuriyet’imizi inşa etmiştir.

3 milyondan fazla şehidimizin kanı pahasına bugünlere taşıdığımız kazanımlarımızı üç beş Amerikan uşağının yok etmesine izin vermeyeceğiz!

Ülkemizin BOP çerçevesinde en az üç parçaya bölünmesine izin vermeyeceğiz!

Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın, Denizler’in, Mahirler’in ve devrimci kavgada düşen nice şehitlerimizin ömürlerini adadıkları ideali gerçekleştireceğiz. Antiemperyalist, Antifeodal ve Antişovenist ilkelerle yürüttüğümüz İkinci Kurtuluş Savaşı’mızı zafere ulaştıracağız ve ülkemizi ABD Emperyalist Haydudunun yarısömürgesi olmaktan kurtarıp Hür, Güçlü, Mutlu ve Tam Bağımsız bir Türkiye inşa edeceğiz!

Karamsarlık yok!

Umutsuzluk yok!

Zafere kadar daima savaşacağız!

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

27 Eylül 2025

HKP Genel Merkezi