“Açıktan şeriat savunuculuğu yapan Tayyip bir kez daha anayasal suç işlemiştir”
Saygıdeğer Arkadaşlarım;
Dün Tayyip bir kez daha açıktan şeriat düzeni savunusu yaptı. Böylece 2017 referandumunda karikatüre çevirdiği “Fake Anayasası”nın maddelerini bile ayakları altına almış oldu.
Bu adam 21 yıldan bu yana Anayasa, hukuk, kanun filan tanımıyor zaten. Giderek de işi azıttı artık. Çünkü önünde kendisine güç oluşturabilecek, engel oluşturabilecek kuvvetleri bir bir tasfiye etti.
Bunun en güçlüsü ne idi?
Kuvayimilliyeci, Mustafa Kemal, İnönü gelenekli askerlerdi, orduydu. FETÖ’yle ve CIA’yla birlikte el ele vererek bu üçlü, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Poyrazköy bilmem ne saldırılarıyla ordunun o kesimini tasfiye etti. Geri kalanını da sindirdi, yıldırdı, korkuttu, etkisizleştirdi. Üniversitelerde de aynı şekilde namuslu, yurtsever, Mustafa Kemal gelenekli akademisyenleri, profesörleri tasfiye etti, geri kalanları da sindirip korkuttu. Yargıyı da aynı şekilde eline geçirdi. İstihbaratı da eline geçirdi, polisi de eline geçirdi, eğitimi de eline geçirdi. Yani devleti tüm kurumlarıyla adım adım kuşatma altına aldı. Artık iyicene pervasızlaştı.
Dün bir de İlahiyat Akademisi açtılar değil mi?
Yani ÇEDES’ler, Kur’an Kursları, tarikatlar, cemaatler, tekkeler, imam hatip okulları, ilahiyat fakülteleri yetmiyor bir de ilahiyat akademisiymiş… Bütün mesele, Muaviye-Yezid dininin afyonuyla insanlarımızı kafadan gayrimüsellah hale getirmek. Sorgulayan bir akıldan, aydınlık bir düşünceden yoksun bırakmak.
Ne diyor Tayyip?
“İslam’ın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden şeriata düşmanlık, dinin kendisine husumettir.”
Yani ne diyor?
Biz şeriata dostuz, biz şeriatçıyız, diyor arkadaşlar. Bir yığın bizim “eraser” yani “silici” dediğimiz ilahiyatçılar, sözde aydınlar, sosyologlar da “şeriat din değildir” naraları atıyorlar.
Hayır arkadaşlar! Hayır! Siliciliği bırakın!..
Kur’an’da toplumu düzenleyen emir ve yasaların bütünü şeriatı oluşturur. Toplum düzenini sağlayan kuralların tamamı İslam şeriatını oluşturur. Bu, bu kadar açık, kesin ve nettir.
Altı yaşında kız çocuklarıyla nişanlanmak, dokuz yaşında zifaf yapmak, var mı?
Var.
En az dört eşle evlenmesi var mı erkeklerin?
Var.
Kadın, mirastan erkeğin payının yarısını alır kuralı var mı?
Var.
Hırsızlık yapanın kolu kesilir, tekrar edenin çaprazlama elleri ve kolları kesilir kuralı var mı?
Var.
Zina yapana 80-100 sopa vurulur kuralı var mı?
Var.
Cihat yapmak, yendiğiniz toplumun erkeklerini esir olarak, köle olarak almak, kadınlarını cariye olarak almak, çocuklarını köle olarak almak var mı?
Var.
Kadınları mutfakla yatak odası arasına hapsetmek, erkeğin zevklerine hizmet etmekle ve çocuk doğurup yetiştirmekle görevli kılmak var mı?
Var.
Kadının bütün işlevini bu şekilde sınırlamak var mı?
Var.
Yani kadını toplum düzeninden bütünüyle çekip almak var. Açık!..
Açın okuyun Kur’an’ın Türkçe mealini. Ama ortaya konuş sırasına göre okuyun. Mevcut şu anki piyasadaki Kur’an mealleri tamamen çorba haline getirilmiş, anlaşılmaz kılınmış meallerdir. Fatiha Suresi hariç en uzun sureden en kısasına doğru bir sıralama yapılmış. Bu anlaşılmaz kılıyor Kur’an’ı.
Anlamak için ne yapmalıyız?
İslam tarihini yani “Siyer” denilen o 23 yıllık İslam tarihini okumalıyız, bilmeliyiz. İki; Kur’an’ın ayetlerini ortaya konuş sırasına göre ve hangi olaya çözüm ve açıklık getirmek üzere ortaya konduğunu bilmeliyiz. Ancak o zaman anlayabiliriz. Yoksa anlayamayız. E, bunu bu şekilde okuduktan sonra herkes anlar Kur’an’ı. Orada emredileni herkes anlar, normal zekaya sahip olan herkes anlar.
Şimdi aynı haberin hemen altında;
“Millî Eğitim Bakanlığının stratejik planında parti projesi temel değer, din”.
MEB, 2024-2028 Stratejik Planı yayımladı, eğitimin temel değeri olarak ‘din’ gösterildi
Belgede eğitimin geleceğine ilişkin “Türkiye Yüzyılı’nı inşa edecek nesiller yetiştirmek” hedefi konulurken eğitimin temel değerleri arasında “din ve ahlaka bağlılık” maddesi konuldu. https://www.cumhuriyet.com.tr/egitim/meb-2024-2028-stratejik-plani-yayimladi-egitimin-temel-degeri-olarak-2170640
ÇEDES’te bunu açık bir şekilde ortaya koydular. Tayyip’in Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de dedi;
“Sizin eski laiklik düzenini belirleyen, oluşturan Türkiye bitti artık, onu unutun. Bizim yeni bir Türkiye’miz var buna alışın.”
Meydan okuyarak söyledi bunu.
Anaokullarına kadar mollalar, şeyhler, hocalar girip küçücük çocuklarımızın beynini afyonluyor mu?
Afyonluyor. Anayasa, kanun, hukuk hiçbir şey bırakmadı bu adam.
Zaten 2017 referandumuyla birlikte yani başkanlık sistemiyle birlikte, ki dünyada eşi benzeri yok deniyor Anayasa Hukukçuları tarafından, bu tek adam rejimi, bu diktatörlük, monarşi bu, krallık, sultanlık bu.
Meclisin bir işlevi var mı?
Hayır yok! Sıfır!
Başka Bakanların, şunların, bunların bir işlevi var mı?
Hayır yok…
Hepsi Tayyip’in Kaçak Saray’ında kendisinin ve çevresine topladığı avenesinin buyruklarına göre yapılıyor. Bunun hesap soranı da yok karışanı da yok, müdahale edeni de yok.
Durum bu…
Biz ne dedik hep?
Yahu 20 yıldan beri, 21 yıldan beri bu adam normal bir sermaye partisi değil. Amerikan yapımı mafyatik çıkar amaçlı bir suç örgütü.
Birincil görevi Amerika’nın Ortadoğu’da bölgedeki çıkarlarına hizmet etmek,
İki; antikomünistlik yapmak.
Üç; Türkiye insanlarını, toplumunu Ortaçağın karanlıklarına götürmek için bir din devleti oluşturmak, Ortaçağcı Faşist bir Din Devleti oluşturmak.
Görevleri bu… Ve bunun karşılığında da kendi küplerini doldurmak. Türkiye’nin nesi varsa, varını yoğunu yağmalamak. Her gün yüzlerce yolsuzluk oluyor. Hepsi de bunların avenesi tarafından yapılıyor. Bunlara hesap soran filan yok. Bunlara her şey serbest…
Hâlâ bazı sözüm ona uyurgezer aydınlar normal bir iktidar varmış gibi konuşuyorlar. “Cumhurbaşkanı” diyorlar, “Külliye” diyorlar, Bakan diyorlar, Sayın Bakanlar diyorlar, Sayın Cumhurbaşkanı diyorlar. Yok bunların hepsi. Kaçak Saray’ın sultanı var ve onun emrinde çalışan avenesi var. Kanun manun yok! Ama bunu bizim dışımızda böyle netçe gören, koyan yok. Yahu Anayasa filan yok edildi Türkiye’de.
Tayyip 8-10 yıl önce söylemedi mi?
“İster kabul edin ister etmeyin artık fiili bir düzen var, yapılması gereken bu fiili düzene uygun bir yasal çerçeve oluşturmaktır”, dedi. Kaçak Saray’ın kaset tutsağı, arkadan Bahçeli’si de aynı şeyi dedi: “Erdoğan ve yönetiminin oluşturduğu fiili bir düzen var, yapılması gereken o fiili düzene yasal kılıf oluşturma amacıyla bir anayasal çerçeve belirlemektir”, dedi.
E, bu Anayasa filan değil. Kuvvetler Ayrılığının olmadığı yerde bir anayasadan, bir modern hukuktan söz edilemez, kanun devletinden söz edilemez.
Bu mevcut Anayasanın bile, Tayyip’in karikatürleştirdiği anayasanın bile 2’inci Maddesine başta aykırı. Ne diyor orada?
“Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”
Var mı bundan eser?
Ne laiklik var ne sosyal devlet var ne de hukuk devleti var. Hepsini yok etmiş.
İnsanlar hâlâ Türkiye’de bir kanun devleti, bir hukuk devleti varmış gibi ortalıkta konuşuyorlar, tartışıyorlar. Anayasanın 2’nci Maddesine aykırı, 14’üncü Maddesine aykırı Tayyip’in bu söylemi, 74’üncü Maddesine de aykırı…
Zerre miktarda kanun olsa Türkiye’de, AKP’nin tümden kapatılması gerekir. Bir daha açılmamak üzere… Ve yöneticilerine, başta Tayyip gelmek üzere, siyasi yasak ve mahkûmiyet getirilmesi gerekir. Anayasal düzeni yıktıkları için, Laik Cumhuriyet’i tarumar edip enkaza çevirdikleri için ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılması gerekir bunların.
Bunları yalnız başımıza biz söylemekten artık bıktık usandık.
Ne yapalım… Bizim de kaderimiz bu…
Aslında Tayyip Kur’an’daki şeriata bile inanıyor mu?
Hayır inanmıyor. Onu bir maske olarak kullanıyor.
Zaten insanlık altı bin yıl önce Aşağı Mezopotamya’da, Sümer’de ilk kez Sınıflı Topluma geçerken tapınakları, tapınak yöneticilerini kullandı. Siyasileri, siyasi önderleri dejenere ederek onlarla işbirliği yaptı, rüşvete, çıkara boğdu onları. Ve toplum adına ticareti yöneten, kavimler arası, ülkeler arası ticareti yöneten Damgar ya da Tamkara denen ticaret ehilleri bozuldular önce. Onlar tapınak mallarını kendi zimmetlerine yani toplum mallarını, tapınakta biriktirilen, toplum adına biriktirilen, artıürünlerden oluşan malları zimmetlerine geçirmeye başladılar. Tapınak ulularını, rahipleri bozup onları rüşvete boğdular, siyasileri rüşvete boğdular ve üçlü sacayağı tâ o zamandan kuruldu.
Hani Uğur Mumcu’nun “Tarikat, Siyaset, Ticaret” diye özetlediği üçlü, altı bin yıl önce kuruldu. Bu sayede sınıflı topluma geçilebildi. Yoksa ondan önce insanlık sosyal eşitsizlik nedir bilmeden, aynı anadan doğmuş kankardeşler gibi, bir milyon sekiz yüz bin yıl boyunca yaşadı.
İşte burada da hâlâ aynı şey kullanılıyor Tayyipgiller tarafından. Dikkat edersek Muaviye ve Yezid de aynı şeyi kullandı. Kendi saltanatına bir maske, bir kılıf, bir paravan olarak kullandı İslam’ı. O günden bu yana, şu anda dünyada İslam’ı kullanan Suudi’si de Taliban’ı da Arap Emirlikleri de hep aynı şeyi yapıyorlar. Tayyipgiller de aynı şeyi yapıyorlar.
Yahu Kur’an’da hırsızlık yapanın eli kesilir, tekrar edenin kolu bacağı çaprazlama kesilir. Bunların yapmadığı hırsızlık, aşırmadığı kamu malı yok. Kur’an’a göre; bunların kollarının, bacaklarının tümden kesilip hepsinin kibrit kutusu gibi dizilmesi gerekir yan yana.
Deniyor ki, çok farklı şeriatlar var.
Evet.
Bu fark nereden geliyor?
Her sınıf ve tabaka İslam’da anlatılan, ortaya konan şeriatı kendi sınıf çıkarlarına uygun biçimde formüle eder ve kullanır. Farklı şeriatların oluşması, hatta farklı mezheplerin ortaya çıkması hep bu temelden kaynaklanır, bu amaçtan kaynaklanır.
Hıristiyanlığa bakarsak, Ortaçağın Katolikliği; Feodal Düzenin koruyuculuğunu yapar, Derebeylik Düzenin koruyuculuğunu yapar. Protestanlık ve Deizm yeni ortaya çıkan Burjuva Düzeninin koruyuculuğunu ve savunuculuğunu yapar.
Yani mezhepler de, farklı tarikatlar da, farklı şeriatlar da iktidarda olan her sınıf ve tabakanın çıkarlarına göre formülasyona uğrar. Oradan kaynaklanır.
Evet…
Biz; Faşist bir Din Devleti kurmak istiyorlar, diyoruz bu Tayyipgiller. Adım adım Türkiye’yi bir yandan BOP cehennemine götürüyorlar bir yandan da Ortaçağcı Faşist bir Din Devletine götürüyorlar.
İşte böylesine ağır bir felaketle yüz yüzeyiz, karşı karşıyayız. Buna karşı savaşmak durumundayız, mecburiyetindeyiz. Aynen Birinci Kuvayimilliyeci Atalarımız gibi. Tayyipgiller’in Laik Cumhuriyet’i yıkarak onun yerine Faşist bir Din Devletini adım adım inşa etmekte olduklarından dolayı bu partinin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına hukukçu yoldaşlarımız başvuruda bulunmuştu.
Şimdi Tayyip’in bu açıktan şeriat savunuşu karşısında, o suç duyurusu dosyamıza ilave, ek olarak bunu da koymamız gerekir. Yani başvurumuza böyle bir ek yapmamız gerekir.
Sanırım hukukçu yoldaşlarımız bu görevi de gecikmeksizin yerine getireceklerdir. Yani bir kanıt olarak tezimize, Tayyip’in bu açıktan şeriat savunuşunu da belirtmemiz gerekir.
Zerrece hukukla, yasayla, anayasayla ilgisi olan yargıç ve savcıların bu kadar açık şeriat savunuculuğu ve Laik Cumhuriyet düşmanlığı karşısında hiç tereddüde kapılmadan Tayyipgiller’in AKP’sini tümden kapatması gerekir.
Kalın sağlıcakla…
02 Şubat 2024