ABD Emperyalizmi kan döker, acılar çektirir, gözyaşı döktürür Halkları düşmanlaştırır ve böler halkları
Çünkü bunlar insan soyunun en büyük düşmanlarıdır. Bunlar için önemli değildir insan hayatı. Emperyalizm; doğası gereği katleder, düşmanlaştırır ve böler. Emperyalistler, sömürü düzenleri devam etsin diye işbirlikçiler bulur, ruhlarını satın alır onların ve onlara roller verir. Birine der sen Türkçülüğü oyna. Bir diğerine de der, Türkçülüğün karşısına bir de Kürtçülük yakışır sana Kürtçülük rolünü veriyorum. Bu kadar rol dağıtma yetmez nerede kaldı ulusalcılık, bir diğerine biçilen rol ulusalcılığı oynamaktır. Ve Halkların en nazik yerleri DİN. İnsanları Allah’la kandırmak, koyun sürüsüne çevirmek için vazgeçilemez yöntem. CIA diniyle, Amerikan İslamı’yla doktrine ettikleri işbirlikçilere de verilen rol dincilik.
ABD Emperyalizmi; Mecliste bulunan bu Amerikancı dörtlü çeteyle güzelim ülkemizi BOP-GOP planı çerçevesinde Suriyeleştirdi. Amaçları “bin ülkeli bir dünya” yolunda Türkiye’yi de en az üç parçaya bölmek. Yıllar öncesinden verdiler sinyallerini emperyalistler, kendi askeri okullarında üçe bölünmüş Türkiye Haritaları yayımlayarak. Yavaş yavaş alıştırmanın ilk adımıydı bu. Arkasından bu aşağılık projelerinin eşbaşkanı yaptılar işbirlikçi Ortaçağcıların reisini. Oya örer gibi örüyordu ağlarını ABD Emperyalizmi. Bu plana karşı çıkabilecek bütün unsurlar tasfiye edildi CIA Operasyonlarıyla. Karşı çıkabilecek sözde “Devrimci” unsurlar da Amerikancı Burjuva Kürt Hareketine çaycı-ibrikçi yapıldı. Senaryonun yaşama geçmesi için sahne, dekor tamamlanmıştı ve start verildi, kanlı oyuna geçildi.
Bin yıllık kardeşliği bozmak için, halkların bir arada yaşama nedenlerinin kalmaması için katliamlar sürecini başlattılar. Tıpkı Yugoslavya, Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’de olduğu gibi. Çünkü halklar, hele bir de aralarında bin yıllık bir kardeşlik varsa, etle tırnak gibi kaynaşmışlarsa, “hadi dağılın” demeyle ayrılmıyorlar, bölünmüyorlar, parçalanmıyorlar. Emperyalistler kucaklarına aldıkları, “Katil ABD Ortadoğu’dan Defol!” diyemeyen gafillerle, hainlerle ortamını yaratıp, Türk ve Kürt Halklarını birlikte yaşayamaz, birbirlerine artık tahammül edemez duruma getiriyorlar. Reyhanlı, Suruç, Diyarbakır, Sultanahmet ve Ankara Katliamları hep bunun için. Kürt illerinde yaşananlar Türkiye’ye yönelik bu aşağılık planın yaşama geçmesi için.
Katliamı gerçekleştirenin kimliğinin ne önemi var ki. Ha IŞİD olmuş, ha PKK olmuş ne önemi var. Arkasında kimin olduğuna bakmak gerekir. Eğer bugün bu katliamların arkasındaki ABD Emperyalizmi görülmez, bu katliamların ABD Emperyalizminin Türkiye’ye yönelik oyunlarının bir parçası olduğu gerçeği es geçilirse, emperyalizmin tuzağına düşülmüş olur. Emperyalizmin senaryosunun yazdığı bu aşağılık oyunun bir parçası olunur. Bu bakış açısı siyasi körlüktür. Bu katliamlarım kaynağının ABD Emperyalizmi olduğu görülmez ise, terörün adı “Emperyalist Terör” olarak konulmaz ise, Hamasi “Terörü Lanetliyoruz” nutukları, tam da ABD Emperyalistlerinin ve İşbirlikçilerinin değirmenine su taşımaktan başka bir anlam ifade etmez.
Ve Halkın Kurtuluş Partisi olarak, Genel Başkan’ımız başta gelmek üzere Haziran’dan buyana feryat edercesine, hançeremizi yırtarcasına haykırıyoruz; ABD Emperyalistleri sıranın bize geldiğini ilan ettiler, bizi de Suriyeleştirecekler diye. Meclisteki Amerikancılık ortak paydasında buluşan Partiler, ABD Emperyalizminin bu planının birer enstrümanlarıdır, bu dörtlü çeteden ne Türk Halkına ne Kürt Halkına yarar gelmez, bunlar ülkemizi parçalanmaya götürüyorlar diye haykırdı Genel Başkanımız Seçim konuşmalarında, seçim değerlendirmelerinde ve her katliamın ardından yaptığı değerlendirmelerde. Teori gücümüzle gördük bugün yaşananları aylar hatta yıllar öncesinden. Ama dinletemedik. Uyarılarımız, haykırışlarımız bize uygulanan ablukanın duvarlarına çarpıp geri döndü.
Bu acılı günler geçecek elbet. Biz hiçbir zaman umudumuzu kaybetmedik. Evet, karanlığın en yoğun olduğu günlerdeyiz. Ama biliyoruz ve inanıyoruz ki; şafağa da en yakın olunan günlerdeyiz. Eninde sonunda bize uygulanan ablukanın duvarlarını yıkacağız ve halklarımızla buluşacağız. Aydınlığı örgütleyeceğiz, şafağa ulaşacağız.
Bu acılar ancak ve ancak Demokratik Halk iktidarında son bulacaktır. Halk iktidarını kurup, ABD ve AB Emperyalistlerini yanlarında işbirlikçilerle birlikte inlerine gönderdiğimiz gün son bulacaktır katliamlar, acılar, gözyaşları. Sanmasınlar ki yaptıkları yanlarına kâr kalacak emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin. Bizlere bu acıları yaşatan AB-D Emperyalistlerinden, yerli işbirlikçilerinden bir bir hesap soracağız.
Halkımızın çektiği bütün acılar bizi yaralar, bizi üzer, bizi kahreder. Biz insan yüreğine sahibiz. Kıyamayız hiçbir insana. Hangi canlıya bir zulüm reva görülürse aynı acıları biz de hissederiz. Engel olamayız gözyaşlarımıza. Kesiliriz yemeden içmeden. Ama aynı oranda kinleniriz bu zulmü reva görenlere. Dikiliriz karşısına, sonumuzun ne olacağına bakmaksızın. Zulmü ortadan kaldırıncaya kadar mücadele etmeyi görev biliriz, omuzlarımıza yüklenmiş. İnsan olmanın gereği olarak bakarız karanlığa karşı aydınlığın, kötülüğe karşı iyiliğin savaşmasını. Eninde sonunda galip gelecektir, yüreği insan-hayvan-doğa sevgisiyle dolu olan gerçek devrimcilerin verdiği insanlığın kurtuluş mücadelesi.
Bu duygularımızla, Halkın Kurtuluş Partisi olarak son Ankara Katliamı’nda yitirdiğimiz canlarımızın yakınlarına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Yaralanan insanlarımızın da bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını diliyoruz. 14.03.2016
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi