Emperyalistler Türkiye’yi böleceğiz diyor, Tören Paşaları 70 yıllık müttefiklik ten dem vuruyor

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

Geçen 1 Ekim’den bu yana; Tayyip, Bohçalı ve Öcalan üçlüsünün BOP Açılımının, Amerikan Emperyalist Haydudunun buyruğuyla ve onun hazırladığı senaryoya göre yapıldığını ve bu sürecin bizzat ABD Ajanları tarafından yönetildiğini, anlatmıştık defalarca.

Şimdi ABD’nin yeni bir Türkiye ya da Ankara Büyükelçisi var: Tom Barrack.

Tabiî bu büyükelçiler hep CIA mensuplarıdır, Amerikan Dışişleri personelinin tamamı gibi. Aynı zamanda bu Tom Barrack, Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi’dir de. Yani Suriye’deki emperyalist yağmanın, parçalanmanın nasıl yapılacağına dair doğrudan ABD adına oradan gelen emirleri uygulayan yerel piyonları yöneten Emperyalist Hayduttur.

İşte bu, Tayyipgiller medyasından NTV’ye çıkmış ya da çıkarılmış, diyelim. Orada bu, son sözünü ettiğimiz BOP Açılımına yönelik ve Suriye’deki yağmaya, ABD’nin BOP’unun Suriye’deki ayağının uygulanmasına dair bilgiler veriyor. Kısaca birkaç cümle aktaralım:

“ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Trump’ın Suriye özel temsilcisi Tom Barrack

“SDG bir müttefik…”

PYD-YPG biliyorsunuz son anda, bu ad biraz PKK’yle bağlantımızı doğrudan işaret ediyor, bundan uzaklaşalım, diye SDG yani Suriye Demokratik Güçleri adını aldılar kandırmaca olarak, bir maskeleme aracı olarak.

Bu haydut diyor ki; “(…) SDG bir müttefik. Savaşan bir müttefikimize verdiğimiz destek kongremiz için çok önemli bir faktör”, diyor.

SDG ya da PKK-PYD-YPG kime karşı savaştı?

Türkiye’ye, Türk Ordusu’na karşı savaştı değil mi, PKK’nin yüz bin kişilik silahlı bir ordusu olarak, Suriye’deki Pekekistan olarak?

Kime karşı savaştı?

Suriye’nin meşru, Laik rejimi olan BAAS Rejimine ve onun lideri Beşşar Esad’a karşı savaştı. Bir de yine ABD tarafından yaratılan, örgütlenen, oynatılan IŞİD’e karşı savaştı biliyorsunuz. ABD örgütleri yaratır, oynatır sonunda da, çıkarları gereği, bir kaos yaratmak için onları birbirleriyle çatıştırır ve kaostan düzen çıkarır ABD. CIA’nın terimi bu, kendi dilleriyle; “Order from Chaos”, diyorlar. Önce cehenneme çevirirler yağmalamak istedikleri bölgeyi, oradan da bir düzen çıkarırlar, kendi düzenlerine en uygun biçimde.  Önceden planladıkları, her yönüyle tasarladıkları düzeni çıkarırlar.

Ne diyor?

“Bunlara verdiğimiz destek kongremiz için çok önemli bir faktör”, diyor.

Yani yerel önemli bir faktördür, bir gücümüzdür, yerel gücümüzdür bu bizim, diyor.  BOP’un Ortadoğu’da uygulanmasına yönelik yerel olarak kullanacağımız çok önemli bir güçtür, diyor. Yani Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi PKK, DEM, PYD, YPG, SDG. Ve devam ediyor; “Onlara bir baskı uygulanabileceğini düşünmüyorum. Şu anda Amerika Birleşik Devletleri CENTCOM Rejiminin koruması altında yaşıyorlar”, diyor.

Yani bizim korumamız altında yaşıyorlar, biz oluşturduk o yerel gücümüzü, diyor bu haydut. İşte video, izleyelim bir.

***

Videonun tapesi:

Tom Barrack: Sykes-Picot’a evrildi ki bu da biliyorsunuz bir İngiliz ve bir Fransızın bir araya gelip, inanılmaz aşiret ve dinsel hiziplerin olduğu bir bölgeyi alıp, Osmanlı İmparatorluğu’nu bölmenin bir yolunu bulmaya çalışıyorlardı. Osmanlı İmparatorluğu için işleyen bir sistem vardı ama aşiretler, dinler varken bunların etrafında yapay sınırlar çizemezsiniz ama Sykes-Pikot bunu yaptı. İşte bu da tabiî ki bizi anlaşmayla ilgili yaşadığımız aksilikler ve tabiî ki Sevr Antlaşması ve Lozan Antlaşması, tabiî Kürtlerle ilgili olan bir dizi başka aksiliğe yol açtı, çünkü Batı herkese aynı toprakları üç farklı zamanda vadetmişti.

Bu karışıklık, kafa karışıklığı neden ortaya çıkıyor?

Bu karışıklık, Batı’nın Doğu’nun geleceğini dikte etmeye çalışmasından kaynaklanıyor.

Neden?

Çünkü Doğu’da büyük ölçüde fosil yakıtlar var, Körfez Bölgesinde ve bizim de fosil yakıta ihtiyacımız var diyen girişim, amaç buydu. İngilizler ve Fransızlar o zamanlar bölgeyi Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayırmaya ve ele geçirmeye çalışıyorlardı.

Suriye bölgesinden bahsettiğimizde, ortak bir operasyonumuz vardı ve Başkan da çok açık bir biçimde ifade etmişti; bir geri çekilme olmayacak, biz zamanla, bir yeniden konsolidasyon yapacağım, sahadaki asker sayısını artırmayacağım, bunu azaltacağım, dedi.

Tabiî ki şu anda SDG olan şeyi, yeni Suriye hükümetine entegre etmeye başlıyoruz. SDG bir müttefik. İyi bir soru, karmaşık bir soru. Yani SDG’ye verilen bir müttefik, bir müttefike verilen destek yani birliklerimizle birlikte DEAŞ’e karşı savaşan bir müttefikimize verdiğimiz destek, Kongre’miz için çok önemli bir faktör. Tabiî ki onların yeni bir Suriye hükümetine, tüm bu grupların olmadığı yeni bir hükümete entegrasyonuna yönlendirmek çok ama çok önemli. Yani herkesin de tabiî ki beklentilerinde makul olması gerekiyor. Bizim işimiz, bu işin her iki tarafındaki  herkes için güvenlik garantörü olmak değil.

Sunucu: Kamışlı toplantısını nasıl okuyorsunuz? Yani YPG’nin sadece bir merkeziyetçilikten kurtulma aradığını ve kazanımlarını kaybetmek istemediğini mi düşünüyorsunuz Suriye’deki?

Tom Barrack: Ben bunu açıkçası herhangi bir ticari müzakere gibi okurum. Çünkü Mart ayında bir anlaşma vardı, bir anlaşmaya vardılar. Sonra bu anlaşmanın gereğinin yapılması gerekiyor, altyapısının uygulanması gerekiyor. Ordudaki birimlerin hücrelerine entegre mi, bireylere mi entegre? Örneğin baraj örneğinde olduğu gibi mesela. Ki başlangıçta yaşadıkları çıkmazlardan biriydi. Aynı şekilde, şaşırtıcı bir şekilde Erdoğan yönetimi, Öcalan’lı PKK tarafında dramatik bir adım attı. Ve tabiî ki Kürt durumuna girmiyorum zira bu, on beş kenarlı bir rubi küpü gibi. Ama YPG’yle ilgili olarak, tabiî ki şu anda olanlarla ilgili olarak, herkes son müzakerenin tam sonunda. Bana göre bunun gerçekleşeceğine inanıyorum çünkü gerçekleşmesi gerekiyor.

Sunucu: Evet yani Suriye Ordusu’na entegre olacaklar. Peki Amerika Birleşik Devletleri bu konuda YPG’ye, SDG’ye baskı yapıyor mu?

Yani belki de yardımcı oluyor bilmiyorum yani bunu hangi ifadeyle kullanmak istediğinizi bilemiyorum.

Tom Barrack: Onlara baskı uygulanabileceğini düşünmüyorum. Çünkü onlar bir savaş gücü, kendilerine ait çok karmaşık bir yönetim senaryosuna sahipler. Ancak şu anda Amerika Birleşik Devletleri CENTCOM Rejiminin koruması altında yaşıyorlar.

***

Aynen İsrail gibi, ABD Emperyalist Haydudunun Ortadoğu’daki ikinci bir petrol bekçisi… Yani Müslüman bir İsrail PKK-YPG-SDG ve Barzanistan tabiî. O yüzden Amerikan Merkezi Kuvvetler Komutanlığı CENTCOM’un koruması altında yaşıyorlar, diyor. İşte bunlara, 100 bin kişilik, hava savunma silahları dahil, ağır muharebe silahları dahil her türden silahla donatılmış bir ordu oluşturdu ABD Emperyalist Haydudu. İsrail nasıl koruması altındaysa, bu ikinci İsrail, Müslüman İsrail yani Amerikancı Burjuva Kürt Hareketinin Pekekistan’ı da aynen onun gibi, ABD Emperyalist Haydudunun koruması altında.

Ne diyor bir de bu Emperyalist Haydut videoda?

İşte yüz yıl önce İngiltere ve Fransa, bölgedeki fosil yakıtları yani petrolü, doğalgazı yağmalamak için Sykes-Picot anlaşmasıyla bölgeyi masa başında cetvelle parçalara ayırdılar, diyor.  Şimdi artık dünyanın patronu biziz, kendi çıkarlarımıza göre parçalamak gerekiyor bölgeyi, Ortadoğu’yu ve Ortadoğu’daki 22 ülkeyi, diyor. Bunu da yaptık, her yönüyle oluşturduk ve buna Büyük Ortadoğu ve Genişletilmiş Afrika Projesi adını verdik. Kısaca BOP adını verdik, onu biz uygulayacağız; o haritaya göre Ortadoğu ülkelerini askeri savaşla biz ortadan kaldıracağız ve yeniden o haritaya uygun biçimde oluşturacağız, diyor. Açık, net. İşte böyle açık konuşuyorlar bunlar artık, pervasızlar.

Bir de bu Emperyalist Haydutlar karşısında, Türk Ordusunun bir dönem Genelkurmay Başkanlığını yapmış, şu anda da Tayyip’in Milli Savunma Bakanlığını yapıyor olan Yaşar Güler’in şu videosunu izleyelim, şu zavallılığına bir tanık olalım.

***

Videonun tapesi:

Yaşar Güler: Efendim biz DEAŞ’la mücadele için kuvvete ihtiyacımız var. Onun için de işte bu SDG… bu sefer de başka bir isim çıkıyor. İşte bunları zaten biliyorsunuz, SDG, biz diyor, DEAŞ’la mücadele ediyoruz. Biz de açık açık defalarca ben kendim, benden önce dostlarımıza, Amerikalı dostlarımıza bunu açık açık ifade ettik; istediğin kadar kuvveti biz sana vereceğiz, ses yok bu sefer. Bu sefer, ses çıkmıyor… Üç tane Kumanda Tugayı verelim, dedik. Onu duymuyorlar. Samimiyetimize inanmaları lazım bir kere. Biz 70 senedir Amerikalı dostlarımızla birlikte çalışıyoruz NATO’da. Yani iki gün önce tanışmadık ki, hepimiz birbirimizi biliyoruz. Dolayısıyla inşallah bir bakalım.

***

Ne diyor?

Bu Pekekistan’ı, IŞİD’e karşı savaşıyor diye destekliyoruz biz, dedi Amerikalılar, diyor. Biz onlara dedik ki; mesele IŞİD’le mücadeleyse size 3 Komando Tugayı verelim, alın onları komutanız altında IŞİD’le savaştırın dedik, susuyorlar, diyor.

Peki, niye susuyorsunuz diye niye soramıyorsun?

Sizin derdiniz başka. Siz BOP’u uygulamak için bu ülkeleri parçalıyorsunuz. Yerel güçler ediniyorsunuz, Amerikancı piyonlar ediniyorsunuz, kuklalar ediniyorsunuz, diye niye diyemiyorsun?

Bir de diyor ki; biz 70 yıllık NATO müttefikiyiz, onlarla birlikte çalıştık, bize güvenmeleri gerekir, diyor.

Hâlâ meselenin güven meselesi olduğunu sanıyor bu ibiş.  Göremiyor yaşanan olayı. Amerika’nın ne yaptığını göremiyor, anlayamıyor ya da söyleyecek yüreği yok ve namusu yok.

Ne yazık ki, hep dedik ya; Türk Ordusu’nun komuta kesimini de aynen Saddam’ın Ordusu’nun Generalleri gibi, Beşar Esad’ın Ordusu’nun Generalleri gibi devşirdi bu ABD Emperyalist Haydudu. Yıllar önceden yaptı bu hazırlığı. Bu Yaşar Güler ve benzerleri; gaflet, dalalet ve ihanet içinde. Bunlar Türkiye’nin hiçbir çıkarını koruyamazlar. Bu ve benzer adamlar vakıflarda çalışıyor olabilirler, vergi dairesinde memur olabilirler, postacı olabilirler ama asla asker olamazlar. Askerlik yiğitlik yarışıdır, vatan ve halk için ölmeyi de, öldürmeyi de gözünü kırpmadan göze alanların mesleğidir askerlik. Savaş sanatıdır askerlik. Bu adamlarda askerliğin zerresi yok.

Ne yazık ki işte böylesine karanlık günlerden geçiyoruz.  İşte bu sebepten, bu Yaşar Güler ve Genelkurmay, geçen 30 Ağustos’ta; “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz”, diye kılıç çatıp slogan atan Teğmenlerimizi ve onların komutanlarını Ordudan ihraç ettiler.

Bunların Mustafa Kemal’in Ordusuyla ne ilgileri kalmış?

Türk Ordusu’nu Milattan Önce 209 yılında Mete Han kurdu. Türkiye Cumhuriyeti Ordusu’nu Mustafa Kemal Kurdu. “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz”, diye slogan atan Genç, Yiğit Askerlerimizi, Teğmenlerimizi Ordudan atıyorsa bir Genelkurmay, o Genelkurmay, Mustafa Kemal’in Ordusu’nun Genelkurmayı olamaz. Zerre miktarda olamaz.

Ne yazık ki sadece Ordumuz mu bu halde?

Siyasiler de bu halde. İktidarıyla, muhalefetiyle, siyasilerle ABD’nin komutası altına, buyruğu altına girmişler, onun tarafından oynatılmaktadırlar. İşte Tayyip, Bohçalı ve Öcalan’ın başlattığı yeni BOP Açılımı ve ona büyük bir heveskârlıkla atlayan ana muhalefetin iki önde gelen şefi İmamınoğlu Ekrem ve Özgür Özel bizim bu tespitimizin en açık kanıtı.  Bunların hiçbiri Türkiye’ye çalışmıyor, Amerikan kuklası, Amerika’ya çalışıyor bunlar.

Saygıdeğer Halkımız;

Her seferinde olduğu gibi yine tek bir şey isteyeceğiz senden: Anlaşılmak.

Kalın sağlıcakla…

5 Haziran 2025