Suçun kallavisi, Kaçak Saraylı Reis’in AKP’giller’inde olmak üzere; Meclisteki bu Amerikancı Dörtlü Çete, Türkiye’yi öylesine korkunç bir girdaba sürüklemiştir ki, buradan ancak bir Demokratik Halk Devriminin zaferiyle çıkılabilir
Suçun kallavisi, Kaçak Saraylı Reis’in AKP’giller’inde olmak üzere; Meclisteki bu Amerikancı Dörtlü Çete, Türkiye’yi öylesine korkunç bir girdaba sürüklemiştir ki, buradan ancak bir Demokratik Halk Devriminin zaferiyle çıkılabilir.
Başka türlü kurtuluşun mümkünatı yoktur.
Halkımızın en büyük yanılgısı, dolayısıyla da felaketi, Meclisteki bu Amerikancı Dörtlü Çete’nin aynı merkez tarafından devşirildiğini, örgütlendiğini, projelendirildiğini ve ceylan derisiyle kaplı o koltuklara oturtulduğunu görememesi, anlayamaması, kavrayamamasıdır.
Sanmaktadır ki, Mecliste bir iktidar, bir de muhalefet bulunmaktadır.
Hayır, kesinlikle hayır!
Bunların tamamı, Washington’un, Pentagon’un, CIA’nın “Küreler Teorisi”nin farklı elemanlarından ibarettir.
Yani aynı Küreyi oluşturan değişik unsurlardır bunlar. Ve aslında da, senaryosu CIA tarafından yazılan bir oyun oynamaktadırlar: İhanet oyunu, BOP oyunu, Yeni Sevr oyunu…
Hepsi de Türkiye’yi bölüp, parçalayıp, çökertmekle görevlendirilmişlerdir.
Farklı tellerden çalarak, hepsi aynı melodiyi oluşturmaktadır, aynı görevi yapmaktadır.
Yani demek istediğimiz, kardeşler; CIA sadece iktidarı devşirip, oluşturup yönetmemektedir. Aynı şekilde muhalefeti de belirlemekte ve yönetmektedir.
İşte, on yıllardır satılmışlar medyasının, sözde biliminsanı ajan profesörlerin ve Parababalarının ve hain siyasilerin psikolojik harekâtı, insanlarımızın zihninde ağır bir yıkıma sebep olmuştur. Sonuç olarak, zihin hasarlı bir topluma dönüştürüldük. Dünyanın, ülkemizin, bölgemizin gerçeklerine, yürek dağlayıcı gerçeklerine karşı, kör ve sağır edildik.
Sözde en muhalifi oynayan gazeteci savunma yapıyor mahkemede, ABD ve AB Emperyalist Çakallarının, bırakalım ülkemize, Ortadoğu Müslüman Halklarına ve dünyanın tüm mazlum halklarına yaptığı hayâsızca zulümlerden söz etmeyi; bu emperyalist çakalların adını dahi anmıyor.
Yine kimseleri beğenmeyen, gazeteciliğin ne olduğu hakkında kitaplar yazan, kendince “usta gazeteci”, röportaj veriyor; o da ABD ve AB Haydutlarından bir kerecik olsun söz etmiyor.
Sanki emperyalizm ve emperyalist haydutlar, uzaya çekilip yok olup gitmişler yeryüzünden.
Yine kimseleri beğenmeyen, keçi sakalı, köstekli saati ve afilli fularıyla eksantrik görünmeyi entelliğin vazgeçilmezi sayan sevimli profesör köşe yazıları döktürüyor, televizyonlarda söylevler çekiyor; o da gazetecilerle aynı havada…
Demek ki, ABD ve AB Haydutu, tümden boşaltmış insanların zihnini ülkemizde. Ve yapmış yapacağını… İnmelendirmiş beyinleri…
Bunları uyandırmak ne mümkün…
Onca yıldır yazıyoruz, söylüyoruz, sanki bunlar için başka bir gezegenin canlılarının dilinden konuşmuş oluyoruz.
En aydın ve sözde bilgin geçinenlerin bile durumu bu olunca, geçim derdindeki, tüm gününü yaşama kavgası vererek geçiren cahil ve yoksul insanlarımız nereden görüp anlayabilsinler sosyal gerçekleri?..
Ülkemizi ve kendilerini bekleyen ve günbegün yaklaşmakta olan korkunç felaketi…
Bu insanlarımızı ancak cehennem ateşi uyandırıp kendilerine getirebilir. Yani, ABD Emperyalist Haydutları düşürecek Türkiye’yi BOP cehennemine, en az bölecek üç parçaya ve ölüm tarlalarına dönecek ülkemiz; işte o zaman kendilerine gelip akıllarını başlarına devşirebilir insanlarımız.
İşte ancak o zaman bizi görüp, duyup, hemencecik anlayabilirler…
Ve biricik Gerçek Devrimci İdeolojimizin, hayatın gerçekleri üzerine düşürdüğü ışığın aydınlığında, Partimizin etrafında birleşip, örgütlenip, ordulaşabilirler.
Ve işte hep birlikte ancak o zaman kurtuluşun yolunda hızla ilerleriz ve ağır bedeller ödesek ve büyük acılar çeksek, fedakârlıklarda bulunsak da, sonunda mutlaka zafere ulaşırız.
Tıpkı Birinci Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda olduğu gibi…
Artık şurası kesinleşmiş bir gerçek ki; Tarih Türkiye’ye ve Türkiye Halkına İkinci bir Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı daha vermek mecburiyetini getirip dayatmıştır…
Bu gerçeğe gözlerimizi kapadığımız sürece, kurtuluşumuz gecikir ve ödememiz gereken bedel ağırlaşır. Ne kadar önce bu can alıcı temel gerçeğimizi görüp kavrarsak, o kadar iyidir…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
25 Ağustos 2017
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı