Siyonist İsrail’in bu Gazze Soykırımı çerçevesinde yaşanan olaylar bir kez daha kesince şu gerçeği gösterdi ki:
Saygıdeğer Arkadaşlarım;
Siyonist İsrail 7 Ekim’den bu yana Gazze’de Filistin Halkını canavarca vuruyor. Tüm unsurlarıyla eksiksiz bir soykırım uyguluyor. Sivilleri, yaşlıları, kadınları, çocukları, yurtları, hastaneleri alabildiğine vurup, yakıp yıkıp tarumar ediyor. Ve kıydığı canların sayısı 35 bine dayandı. Bunun 25 bin civarında olanı kadın ve çocuklardan oluşuyor. Ve 1 milyon 800 bin Filistinliyi yerinden yurdundan ederek güneye sürdü. Refah’a sürdü, Refah kentine…
Bu soykırım, Siyonist İsrail’in dininin canavarca bir ruh taşıdığını, Nazi ideolojisinden zerrece farklı olmayan bir muhtevaya sahip olduğunu bir kez daha ortaya koymuş oldu.
Ne diyor Tevrat’ta?
“Vaat edilmiş topraklarda…” Bildiğimiz gibi “Arz-ı Mev’ud” deniyor bu topraklara. Yani bizim Dicle-Fırat’tan, Kızıldeniz’e kadar olan toprakları kapsıyor. “Sana tabi olmayan kavimlerin kökünü kazıyacaksın, orada nefes alan tek bir canlı bırakmayacaksın”, diyor. İşte bu sebepten İsrail Dini ve onun Kitabı bir insanlık suçu taşır. Nazi ideolojisi ne kadar insanlık düşmanıysa Tevrat da o kadar insanlık düşmanıdır, Yahudi dini de…
Ve Emperyalist Batı, başta ABD Çakalı gelmek üzere, Avrupa Birliği Emperyalist Haydutları, 7 Ekim’den bu yana devam eden bu soykırım sebebiyle İsrail’i bir kez olsun kınadılar mı?
Hayır. Kınamak şöyle dursun, her türlü askeri, lojistik desteği sundular İsrail’e. “Soykırımını iyi yap, eksiksiz yap, yarım bırakma”, dediler.
Ne diyoruz biz?
İsrail demek; doğrudan, dolaysız bir biçimde, organik olarak ABD Emperyalist Haydudu demektir. Tabiî ABD Çakalı da emperyalist dünyanın ağababasıdır. Yani İngiliz, Fransız, Alman, Hollandalı, Belçikalı, İtalyan vb. Batılı Emperyalist Çakalların efendisidir, patronudur. Bu bakımdan İsrail onların bir parçasıdır.
1920’lerde Mustafa Suphi’ler, Hikmet Kıvılcımlı, sonrasında Denizler, Mahirler tarafından ve bizim de devrimci kavgaya girdiğimiz 1967’den bu yana düşman netçe belirlenmiştir, tüm devrimciler tarafından. Che’nin deyişiyle; “İnsan soyunun başdüşmanıdır”, bu ABD Emperyalist Haydudu ve onun müttefikleri. Ona karşı savaşıyoruz ve onun yerli işbirlikçilerine karşı savaşıyoruz.
İran kuru gürültüden ibaret bir saldırıda bulundu bildiğimiz gibi, İsrail’e karşı. Fakat bu saldırısı ne maddi anlamda ne psikolojik anlamda hiçbir sonuç yaratmadı, hiçbir tahribat yaratmadı. Askerî harekâtlar yarattıkları maddi, nesnel ve psikolojik sonuçlarına göre değerlendirilir. Yani düşmana ne kadar kayıp verdirmiş, ne kadar hasar oluşturmuş düşman cephede ve düşmanın gururunun, güveninin, moralinin yıkılması açısından ne kadar etkide bulunmuş; buna bakarak değerlendirilir. Bu iki açıdan da baktığımız zaman İran’ın saldırısı fiyaskoyla sonuçlandı. Tam tersine hatta; Siyonist İsrail’in ABD Emperyalist Çakallarıyla, Avrupa Birliği Emperyalist Çakallarıyla birlikte ördükleri “Demir Kubbe”nin muhkemliğini, sağlamlığını, güvenilirliğini ortaya koydu. Çünkü İran’ın fırlattığı 300’ün üzerinde insansız İHA-SİHA ve füzelerin yüzde 99’unu havada imha etti. İlk imhayı ABD Emperyalist Çakalı Kuzeydoğu Suriye’deki PKKistan’da, orada kurduğu üslerindeki hava savunma silahlarıyla yaptı. Ardından Ürdün’de ve İsrail’de, verdiği destekle, savunma silahlarıyla yaptı.
Bu saldırı ve ABD Emperyalist Çakallarının bu tutumu, bir kez daha şu gerçeği netçe ortaya koydu ki; bu Emperyalist Haydutlar, ABD ve Avrupa Birliği Emperyalistleri, Siyonist İsrail “Avcı”dır.” Bu avcıların patronu, komutanı da ABD Emperyalist Haydududur.
Bizler, Ortadoğu ülkeleri ve halkları ise “Av”ız, onların avıyız. Onların emperyalist, cellat nişangâhlarının aynasında vurulma sırasını, avlanma sırasını bekleyen kurbanlarız bizler, Kuzey Afrika’dan Asya’ya kadar tüm Ortadoğu İslam ülkelerinin halkları.
İşte Irak’ı avladı, Libya’yı avladı, Suriye’yi avladı. Ardından İran ve Türkiye’yi avlamaya kalkışacak. Bundan hiç kuşkumuz olmasın. İran’ın bu yalandan saldırısını bile anında emperyalist haydutlar art arda, gün geçirmeksizin kınama yarışına girdiler. İngiliz Emperyalist Hayduduyla Alman Emperyalist Haydudunun Dışişleri Bakanları anında Siyonist İsrail’in merkezine gelerek faşist Netanyahu’ya desteklerini sundular. Onunla kol kola girerek samimi bir şekilde beraber olduklarını gösterdiler.
Bu Emperyalistler BOP diye hem ülkelerin adlarını koymuş hem haritasını yayımlamış. “22 ülkenin sınırlarını savaşla değiştireceğiz” diyorlar. Ve bu ülkelerin arasında İran da var, Türkiye de var. Buna rağmen bizdeki ABD yetiştirmesi; gaflet, dalalet ve ihanet içinde bulunan sözde siyasiler bu ABD ve AB Emperyalistlerinin peşinden koşuyor, ona yalvarıyor; “benim önümü aç, beni iktidarı taşı”, diye. Nasıl böyle iblisçe bir oyunun içine düştük!.. Hâlâ parti programlarına varıncaya kadar ABD övücülüğü, AB övücülüğü yapıyor bunlar. NATO övücülüğü yapıyorlar. Adam “seni avlayacağım, yok edeceğim”, diyor; bu satılmış siyasiler; “biz senin emrindeyiz, bizi iktidara taşı, beraber iş yapalım”, diyorlar.
Saygıdeğer Halkımız;
İnsanı hayvandan ayıran en önemli özellik, yapacağını önceden kafasında tasarlamasıdır. Yani işleyen bir zihne sahip olmasıdır. Zavallı hayvancıklar içgüdülerinin yönlendirmesiyle yaşamlarını sürdürmeye çabalarlar. Oysa insan, aklının yönlendirmesiyle yaşamını sürdürür ve geleceğini belirler, eğer gerçek insansa. Bunu da doğru bir şekilde yapabilmesi için, hayvandan farkını ortaya koyabilmesi için önyargılarını, bön yargılarını, dogmalarını tümden zihninden silip süpürmelidir. Zihnini arındırmalıdır o tortulardan. Ve işleyen, sorgulayan bir akla sahip olmalıdır.
Ve tabiî bir de insana, hayvana, doğaya yönelik sevgi dolu bir yüreğe sahip olmalıdır. Demek ki Gerçek İnsanı belirleyen en önemli iki temel unsur buymuş:
Bir; sorgulayan akıl… İki; vicdan ve merhamet dolu bir yürek…
İşte bunu anlatmaya çalışıyoruz 1967’den beri. Devrimci kavgaya ilk adımımızı attığımız günden beri…
Kalın sağlıcakla…
19 Nisan 2024