Halkımızı 1400 yıl öncesinin kokmuş karanlıklarına hapsetmek isteyen mücrimler
Saygıdeğer Arkadaşlarım;
Bu Tayyipgiller, daha önce de tekrar tekrar belirttiğimiz gibi, 31 Mart Seçimleri sonrasında yaşadığı hezimetten sonra din alıp satmaya olanca hızıyla devam ediyor.
Dedi ki; “Meczuplar, yarattığımız ekonomik yıkımdan dolayı uyanmaya başladılar. Bunların uyanmasını engellemek için Muaviye-Yezid Dininin afyonunu bunlara daha fazla vermek gerekir. Ancak böyle uyutup peşimize takabiliriz, Allah’la aldatıp yörüngemizde tutabiliriz bu zavallı, cahil koyun sürüsünü.”
İşte o amaçla geçenlerde ilkokullara varıncaya kadar Kur’an Kursları açmaya başlamışlardı biliyorsunuz. Yani küçücük yavrularımızı zehirlemeye girişmişlerdi. Şimdi de üniversitelere el attılar.
Bu elimdeki gazete 18 Ekim Cuma gününün yani iki gün öncesinin Sözcü Gazetesi.
“Tarikat ve cemaatler eğitimin her alanına el attı. Üniversitelere de molla giriyor.
“Yılmaz Büyükerşen’in dünya kenti yaptığı Eskişehir’de mollalar konferans verecek. Konuşmacılardan biri de Nurettin Yıldız.
“Türkiye’deki üniversitelerin kapısı Atatürk, Cumhuriyet ve Laiklik karşıtı tarikat ve cemaatlere açıldı. ‘6 yaşındaki çocukla evlenilebilir”, diyen Nurettin Yıldız’ın başı çektiği konferanslar serisi için Eskişehir hedef seçildi. Eski Büyükşehir Belediye Başkanının bir dünya kenti haline getirdiği, kültür abideleri diktiği Eskişehir’de iki yıl önce kamu yararına dernek kabul edilerek vergiden muaf tutulan Yedibaşak Derneği, “Umut Eskişehir’ adı altında 19-20 Ekim’de Anadolu Üniversitesi ve 26-27 Ekim’de Osmangazi Üniversitesinde iki ayrı konferans verecek.
“Nurettin Yıldız’ın yanı sıra konuşmacı olarak, Cumhuriyet düşmanı Mustafa Armağan, Atatürk’e alenen hakaretten 1 yıl 3 ay hapis cezası almıştı. Konferanslara molla Abdullah Yıldız, Halis Aydemir, Fatih Sultan Semiz, Hüseyin Gökalp, Gıyaseddin Karatepe, Kerim Buladı, Ramazan Kayan, Mustafa Ağırman, Melikşah Sezen ve Teymullah gibi isimler katılacak.”
Bunların alayı Ortaçağcı, kafayı yakmış din meczupları. Bunların Taliban Mollalarından zerrece farkı yok. Bunlar kaşar, azılı Kuvayimilliye, Mustafa Kemal, İnönü ve Laik Cumhuriyet düşmanı. Türkün ve Türk milletinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin en ağulu düşmanı bunlar. Aynen Fesli Deli Kadir gibi, aynen Mustafa Sabri gibi. Kuvayimilliyeci atalarımız hakkında idam fetvaları yayımlayan Dürrizade Abdullah gibi. Bunların hepsi bizim varlığımıza düşman. Yılan gibiler bunlar…
“Konuşmacı mollaların söylemleri tepki çekiyor.
“Yedibaşak Derneği Başkanı Mustafa Bulut HÜDA-PAR ile yakın ilişki içinde.”
Yani HÜDA PAR’la kanki. Bunlar da adlarını masum kelimelerden, kavramlardan, ibarelerden seçerler. Şunlara bakın Yedibaşak Derneği… Ulan siz sağlıklı olan, namuslu olan, faydalı olan her şeye düşmansınız. Akrepler, engerekler bile sizden daha az zehirli, sizden daha az ağulu.
“Nurettin Yıldız; İslami evlilik için yaş haddi yoktur.”
Bakın, 6 yaşındaki çocuklarla bile, yavrularımızla bile evlenilebilir diyen bir din sapkını bu, insanlık düşmanı bir leş.
“Asansörde halvet olabilir, çalışan kadın fuhuşa hazırlık yapan sürece destek oluyor”, diyor bu Nurettin Yıldız.
Yani çalışan kadınlarımızın tamamına dil uzatıyor bu ahlâksız, namussuz, aşağılık leş.
Ne olacakmış?
Kadınlar eve, yatak odasıyla mutfak arasına hapsedilecekmiş. Erkeğin uçkur istekleri dahil her türlü isteğine hizmet edecekmiş, çocuk doğuracakmış sadece, başkaca bir işlevi yokmuş kadının. Bunlar ülkemizi 1400 yıl öncesinin, Medine Köleci Toplumunun kokmuş karanlıklar düzeni içine sürüklemek istiyorlar.
“Mustafa Armağan, Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan için ‘nikâhsız first lady’ demişti.”
Aşağılık namussuza bakın, şerefsiz leşe bakın. Mustafa Kemal’e de, manevi kızına da nasıl aşağılık bir şekilde dil uzatıyor değil mi?
Bunlarda ahlâk, vicdan, namus, insani değer zerre miktarda bulamazsınız. Bunlar çürümüş birer insan sefaleti.
“Teymullah ise ‘İlahi! Bize bırakırsan bir asır daha sürer bu zulüm, görünmez ordularınla helak eyle bunları’, dedi.”
Yani, bu Laik düzenin yıkılmasını bize bırakırsan bir asır daha sürer, diyor. Tüm bu Laiklik savunucularını, Kuvayimilliye ve Cumhuriyet savunucularını görünmez ordularınla helak eyle sen, diyor. Yani kendilerinden başka, kendilerinden yana olmayan herkesin yok edilmesini, katledilmesini, imha edilmesini savunuyor bunlar. Alayının inancı ve hedefi bu, Tayyipgiller dahil.
Peki, bu İlahi’nin, Allah’ın görünmez orduları, 1990’dan bu yana Ortadoğu’da 10 milyon Müslüman’ın canını alan Batılı kâfir emperyalistlere niye bir şey yapmıyor? Niye onların kılına dokunamıyor?
İşte İsrail, en son Filistin’de, Gazze’de Hamas’ın egemen olduğu bölgede 50 bine yaklaşan, aynen sizin gibi, aynı kafada olan Hamas tarafından yönetilen bölgede kadın, çocuk, hamile, genç ihtiyar Müslüman’ı katletti. Allah’ın gizli orduları nerede, ne iş yapıyor? Siyonist İsrail’e niye bir şey yapmıyor, onların katliamlarını seyrediyor? Hiç düşünmez misiniz bunları?
Düşünmezler. Kafa yanık çünkü bunların alayında. Nasıl bir bilgisayarda anakart yanınca o bilgisayar hiçbir işlev yapmazsa bunların kafası da aynen o şekilde yanmış. Zihin diye bir şey kullanmaz bunlar. Bunları iflah etmek ancak toprağın harcı olabilir, başka türlü iflah olmazlar.
Hamas’ın liderleri İsmail Haniye, Yahya Sinvar… sizin gibi de değildi onlar. Gerçek anlamda İslam’a inanıyorlardı ve Siyonist İsrail’e karşı cihat yapıyorlardı. Bunların, İsmail Haniye’yi İran’da kaldığı odada öldürdü, Yahya Sinvar’ı ise Mısır’ın yakınındaki Refah sınır kentinde önce yaraladı, sonra sığındığı yıkıntılar halindeki, harabeye dönmüş apartmanın odasında dronla yerini belirledi ve açtığı ateşle kafasını parçalayarak katletti.
Niye Allah’ın gizli orduları bir şey yapmadı bu Siyonist İsrail’e?
Bunları sorgulayamaz bunlar. Kafa gitmiş, vicdan gitmiş, ahlâk gitmiş, namus gitmiş, insani tüm değerler gitmiş, vatana dair bütün değerler gitmiş bunlarda. Dediğimiz gibi, bunlardan kötülükten başka hiçbir şey gelmez halkımıza, milletimize.
Ama bunları üniversitelerimize, ilkokullarımıza salan kim?
Kaçak ve de Haram Saray’da oturan Potamyalı Yezid ve onun avanesi. Hepsi aynı kafada çünkü bunların, aynı yolun yolcusu. Hepsinin hedefi, 1400 yıl öncesinin Mekke’sinin Köleci Toplumunun kokmuş karanlıklarına ülkemizi sürükleyebilmek ve orada hapsedebilmek.
Bunlara inanan insanlarımıza, halkımıza sesleniyoruz;
Yahu 500 yıldan bu yana İslam âlemi bir tek teknik buluşa imza atmadı.
Hiç sorgulamayacak mısınız bunu?
Atmaz çünkü Batı Âlemi, Protestanlıkla Deizme, Ateizme yöneldi. Zihnini işletmeye başladı, Katolikliğin zihnine vurduğu prangaları söküp attı. İşte o sebeple doğanın ve toplumun sırlarını, kanunlarını keşfedip onu teknolojiye dönüştürdü ve modern batı teknolojisini ortaya koydu.
Ama İslam dünyası ne yaptı?
Gittikçe Ortaçağ’ın karanlıklarına doğru, 1400 yıl öncesine doğru yol aldı. Böyle olunca tabiî ne doğayı kavrayabildi, ne toplumu kavrayabildi. Yarı narkozlu insanlar gibi dolaşır hale geldi İslam âleminin mensupları Müslümanlar. Osmanlı da işte bu yüzden battı. Batı giderek teknolojiyi geliştirip Modern Kapitalizme ulaşırken Osmanlı, gittikçe Derebeyleşmenin batağına saplandı. Din elden gidiyor, diyerek aynen bugün olduğu gibi, gittikçe Medine’nin Köleci Toplumunun örfüne saplandı. Böyle olunca da ne çağı okuyabildi, ne doğayı okuyabildi, ne toplumu okuyabildi.
Demek ki hep söylediğimiz gibi; doğada ve toplumda olup bitenlere dair doğaüstü herhangi bir gücün, Rab’bin, Allah’ın, Tanrı’nın, Ahura Mazda’nın ve benzeri doğaüstü herhangi bir gücün olumlu ya da olumsuz yönde zerre miktarda olsun bir etkisi söz konusu değildir, yoktur.
Ama bu meczuplar ülkemizi gittikçe Ortaçağ’a sürüklemek istiyorlar. Aynen Taliban Afganistan’ı gibi, meczuplardan derleşik bir Ortaçağcı Faşist Din Devleti kurmak istiyorlar, amaçları bu.
Bunların hepsi Anayasa ve kanunlar dışı. Bu uygulamaya izin verenler, yaptıranlar hepsi Anayasa ve kanunlar dışına düşmüş mücrimler topluluğudur. Bunların, Anayasayı ihlalden alayının, başta Tayyip gelmek üzere, yargılanıp ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılması gerekir. Ama Yargı da bunların eline geçti; Kaçak Saray’ın bir Hukuk Bürosuna dönüştürüldü. Ve onun yörüngesinde Kaçak Saray’ın bir operasyon enstrümanına, silahına dönüştürüldü. Adalet dağıtır olmaktan çıktı, adaleti ortadan kaldırıcı bir zulüm aracına dönüştü Yargı da.
Eğitimi de işte bu hale getirmek istiyorlar. Anadolu Üniversitesi, benim en beğendiğim üniversitelerden biriydi. Saygıdeğer bilim insanı Yılmaz Büyükerşen Hoca, Kurucu Rektörlüğünü yaptı bu üniversitenin. Ve hep Türkiye’nin en saygın, en Laik, en aklı başında, en çalışkan bilim insanlarını getirdi o üniversitenin kuruluşu aşamasında.
İstanbul Üniversitesinde benim psikoloji Hocam, namuslu, çalışkan, gerçek bir halk dostu olan Sabri Özbaydar Hoca’mızı da götürdü, Anadolu Üniversitesinin Psikoloji bölümünü onun rehberliğinde kurdurdu. Biz eğitim gördüğümüz yıllarda, 1967-71 yılları arasında doçentti Sabri Özbaydar Hoc’mız. Orada psikoloji bölümünü kurdu ve çok sağlıklı bir şekilde işler hale getirdi. Diğer bütün bölümleri de aynı şekildeydi.
Biliyorsunuz televizyonlardan eğitim programları yayımlanırdı o yıllarda. İnanın ben İngilizce, ekonomi, tarih, psikoloji, matematik bölümlerini zevkle izlerdim. Keşke zamanım olsa da bu yayınların hepsini izlesem, derdim. İnanın izleyince öylesine açık, net, anlaşılır şekilde anlatırdı ki oradaki Hocalar, yüzde yüz kavrardınız anlatılan konuyu. Yüzde bir bile telef olmazdı, boşa gitmezdi. Tamamını kavrardınız; o kadar zevkli anlatılırdı konular. Böylesine önemli bir üniversiteydi Anadolu Üniversitesi.
Sonradan Osmangazi Üniversitesi kuruldu, onun hakkında sağlıklı, güvenilir bir bilgiye sahip değilim şu anda. Ama işte buraları da çökertmek istiyor Tayyipgiller.
Nasıl benim okuduğum İstanbul Üniversitesini çökertmişlerse, nasıl Hacettepe Üniversitesi gibi bir üniversiteyi çökertmişlerse, Kaçak Saray’ın emri altına, buyruğu altına almışlarsa Anadolu Üniversitesini de çökertmek istiyorlar; oraya da saldırılarını başlatmışlar.
Bunlara biz ne dedik?
Çürütücüler.
“Çürütücüler” diye, büyük boy ders kitabı ebadında, yüzlerce sayfadan oluşan bir kitap yazdık. Bunlar nereye uzanırlarsa, nereye el atarlarsa orayı çürütürler. Aynen metastaz yapmış kanser hücreleri gibidir bunlar.
Bu hainler haini iktidar, 31 Mart Seçimleri sonrasında ağır bir hezimet yaşamış ve iktidarın şefi Potomyalı Yezid kroke duruma düşmüştü. Ama ne yazık ki Yeni CHP’nin Tipitip denen Yeni Genel Başkanı Özgür Özel paçavrası “normalleşme”, “tarafsızlaşma” palavralarıyla bunun önüne gitti; Kaçak Saray’ına gitti diz çöktü orada. Buna yeniden kan ve can verdi; bu yeniden ayağa kalktı ve saldırıya geçti. Şimdi yeniden gündemi belirler hale geldi ve Türkiye’yi kaldığı yerden 1400 yıl öncesinin karanlıklarına doğru sürüklemeye başladı.
Tabiî bu hain aynı zamanda BOP’un da, kendisinin övünerek ekranlarda, meydanlarda söylediği gibi, eşbaşkanı. Türkiye’nin üçe bölünmesinin gerçekleşmesi için çalışanların da içimizdeki en önde gelen hainlerinden biri bu. Türkiye’nin parçalanması da bunun işine gelir, bunu sevindirir. Daha önce de söylediğimiz gibi Türk’e ve Türk milletine bu hain; Yunan Devletinin yöneticileri gibi, Ermenistan’ın yöneticileri gibi aynı oranda düşman. Ülkemizin parçalanıp yok olması sevindirir bunu, bayram ettirir bunlara.
Saygıdeğer Halkımız;
Hep aynı şeyi talep ediyoruz senden, tek bir şey istiyoruz: Anlaşılmak.
Kalın sağlıcakla…
20 Ekim 2024