Ev hapsimiz işte böyle sürüyor…

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

Devrimci kavgaya girerken 1967 yılında; insanlık dışı canavarlaşmış cellatların işkencelerine uğramak, kurşunlara tutulup ölmek, yağlı urganlarda sallanmak hepsi bu kavgada var, dedik. Ve kabulümüz, dedik. Ve hep o günden bu yana sözümüzün arkasında durduk.

Şu anda ev hapsindeyiz…

Ayağımızda bu “elektronik kelepçe” dedikleri lanet alet var. Şarj etmeyi unutursanız hemen kapınıza iki adet polis gönderirler. Ya da gece filan hemen telefonla ararlar Ankara’daki Elektronik İzleme Merkezinden; “kelepçenize ne oldu”, diye.

Fakat şu anda, işte bu iki adet ölümden kurtardığımız yavru bıdığımızla kucak kucağayız. İkisi de ölümden kurtuldu, şu anda sağlıklılar. Evimizde şu anda daha başka hasta bıdıklar da var. Onları da özel bakıma aldık, sağlıklılar, salonda ve diğer odalarda…

Ve biz, şu anda dinlenmek için Mina Urgan’ın “Bir Dinozorun Anıları” kitabını okuyoruz…

Mina Urgan da sosyalist hani, çevresi de sosyalist insanlardan oluşma. Ve bizim 1971 yılında mezun olduğumuz İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinin, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünde sanıyorum Öğretim Üyesiymiş Profesör olarak. O günler farkında değildik. Tabiî biz devrimci kavganın boylu boyunca içindeydik. Bilseydik Mina Urgan Hanımefendiyi, gidip ziyaret edip tanışabilirdik.

Anı kitapları okumak dinlendiriyor beni. Ve bıdıklarımla iç içe olmak da bana ayrıca mutluluk veriyor. Ve ev hapsi, tabiî ki hapisliğin bin kat daha iyisidir. Ve şu anda biz kitaplarımızla, bu patili dostlarımızla ve görür görmez 1972 yılında, vurulduğum, çarpıldığım bu görüntüyü çeken Eşim Sultanım’la bir ömür içimi ısıtan Sultanım’la beraber mutluyum.

Kalın sağlıcakla…

01.10.2025