“Bu Amerikan devşirmelerinin bir tekinin bile Laiklik diye, demokrasi diye bir anlayışı yoktur”
Saygıdeğer Arkadaşlarım;
Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi’nin yeni lideri Selahattin Demirtaş, değil mi?
Bu vatandaş, modern görünümlü, bakımlı. Günlük tıraşını olur, takım elbiseler giyer devamlı. A kalite havalı Alman arabalarına biner.
Yani hani ne derler, entel çevrelerde?
“Metroseksüel erkek”, derler. İşte o kapsam içindeki bir şahıs.
Eşi de modern bir eğitim emekçisi hanımefendi…
Şimdi bu kişi, birkaç gün önce HÜDA PAR’a ittifak önerisinde bulundu. Hatırlayacaksınızdır belki, Abdullah Öcalan da geçmişte defalarca Hizbullah’a, FETÖ’ye ittifak tekliflerinde bulunmuştu.
HÜDA PAR, bildiğimiz gibi, Hizbullah’ın siyasi plandaki temsilcisidir. Aynı kadrolar bu partiyi oluşturuyor. İdeoloji aynı. HÜDA PAR, Taliban’la da özdeş. Geçen yıllarda Taliban’ın, Amerikalıların ülkeyi terk etmesi sonrası tek başına hâkimiyet kurmasıyla birlikte ittifaklara girdiler. Taliban temsilcileri Diyarbakır’a geldi, HÜDA PAR’lılarla görüştü. Birbirleriyle kardeşleştiler, kaynaştılar, karşılıklı yardımlaşma anlaşmaları yaptılar.
HÜDA PAR; El Kaide’yle, El Nusra’yla, IŞİD’le de aynı. Aynı kategoride, özdeş, aynı ideolojiyi savunur. Bu konuda açıklamaları medyada yer aldı, bildiğimiz gibi. Yani dünyadaki en gerici, en Ortaçağcı, en karanlık, en insanlık düşmanı, en cani, en canavar dinci örgütlerle iç içe, kaynaşık bir parti HÜDA PAR.
Hizbullah ne yapıyor?
İnsanları domuz bağıyla bağlayıp, kazdığı çukurlara diri diri gömüp üzerini toprakla kapatarak katlediyor. Bazen işkenceler ederek katlediyor. Bazen hedef seçtiği kurbanlarının arkasından gelerek tek kurşunla katliamlarda bulunuyor, kalleşçe. Yani insani, vicdani hiçbir değer taşımayan bir örgüt bunlar.
Taliban ne yapıyor?
Düşmanlarını yere yatırıp, ellerini ve ayaklarını bağlayıp, koyun keser gibi aynen, boğazlayarak katlediyor.
IŞİD ne yapıyor?
IŞİD de aynı şekilde diz çöktürüp, arkasına geçerek bir eliyle çenesini kaldırıp kurbanının, diğer eliyle boğazlama bıçağıyla boynunu keserek katlediyor. Bazen de daha canavarca yöntemler kullanıyor.
Yakıyor, değil mi?
Bizim iki askerimizi de yakmıştı öyle. Videosunu izleyince günlerce kendime gelemedim, yemek yiyemedim. O evlatlarımızın kıvranarak can verişlerini izlemek çok ağır geldi bana.
Bazen büyük çukurlar kazıyor. O çukurlara önce su dolduruyor, sonra içine insanları doldurduğu demir kafesleri vinçlerle o su dolu çukurlara indirerek, boğarak katlediyor. Yani canavarlıktan, canilikten, işkenceden zevk alıyor bunlar…
İnanın, hiçbir hayvan yaşamını sürdürmek için avını böyle canice, acı çektirerek katletmez. Bunlar vahşi hayvanlardan bile bir milyon defa daha canavar, daha aşağılık, daha vahşi yaratıklar. İnsanlıktan çıkmış yaratıklar bunlar.
İşte bu HÜDA PAR, Hizbullah’la aynı adı taşıyor, dikkat ederseniz.
Hizbullah nedir?
“Allah’ın hizbi” yani “Allah’ın yolu”, “Allah’ın tarafı.”
HÜDA PAR nedir?
“Hüda” da Kürtçe, Farsça “Allah” anlamına gelir. “Allah’ın Partisi.” Yani isimce de özdeşler.
“Artı Gerçek” isimli internet sitesi röportaj yapıyor, bu Selahattin Demirtaş adlı vatandaşla. 1 Haziran 2023’te yayımlanmış bu, o sitede.
Soruyor:
“HÜDA PAR’a vermek istediğiniz bir mesaj var mı?”
Cevap:
“HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Bey’i avukatlık yıllarımdan tanırım.” (Yani daha önceden de tanışıyorlar – N. Efe Ankut) Kendisine şunu belirtmek isterim: Kürdün eli, Saray’ın bahçesinde bir Kürt siyasetçi için idam sloganları atılırken tuttuğunuz Mustafa Destici’nin elinden kıymetsiz değil. Bugün gidip tutmanız gereken el, Mecliste HDP’lilerin elidir. Hiçbirimiz artık kirli oyunlara prim vermeden halkımızın çıkarlarına odaklanmalıyız. Umarım bu mesajlarım, tarihsel önemi itibarıyla karşılık bulur.”
Yani “ittifak kuralım”, diyor Demirtaş açıkça…
İlginçtir. HÜDA PAR Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, şiddetle reddediyor bunu. Aşağılayarak cevap veriyor yani. “Hadi, önce adam olun, ondan sonra gelin”, anlamında bir cevabı var. “Sizinle şu anda ittifak kuracak, el sıkışacak durumda değiliz. Siz o kalitede değilsiniz”, diyor. Merak edenler, açıp okuyabilirler.
Burada harbi olan kim, arkadaşlar?
İşin açığı, HÜDA PAR. HÜDA PAR amacını gizlemiyor. “Ben Şeriatçı Kürt Devleti kurmak istiyorum”, diyor. “Ayrılıkçı, Şeriatçı Kürt Devleti kurmak istiyorum”, diyor.
Bunlar ise binbir kalıba giriyor yahu…
Demokrat oynarlar, Yeşil oynarlar, Sol oynarlar, bilmem ne oynarlar. Türk solunun solucanlarını, insan sefaletlerini kucaklarına çekerler -TİP’ini, EMEP’ini, SODAP’ını, bilmem nesini- onlara birer ikişer milletvekilliği verirler yahut barajı aştırırlar, onları da piç ederler, solluktan çıkarırlar. Yani binbir kalıba girer bunlar.
Bu aynı Demirtaş, bildiğimiz gibi, Amerika’lara gitti. Amerika’nın CIA yönetimindeki “Düşünce Kuruluşu” adlı bir sürü yeri ziyaret ettiler, Gültan Kışanak’la, Ahmet Türk’le filan.
Sonra geldiler, ne dediler?
“Amerika’dan bize Suriye’de rol vermesini istedik”, dediler. Amerika da rol verdi bunlara. İşte Suriye’de ikinci bir İsrail kurduruverdi. Amerikancı bir Kürt Devleti kurduruverdi bunlara. İsrail’e kardeş bir devlet kurduruverdi bunlara. Ortadoğu Halklarına tıpkı İsrail gibi düşman, ikinci bir Amerikan uşağı devlet kurduruverdi bunlara.
Irak’ta da aynı şekilde Barzanistan’ı kurduruverdi, değil mi?
Yani insan bunların şu düştükleri hali, şu sefaleti görünce midesi bulanıyor yahu…
Öbür tarafa bakıyorsunuz, öbür tarafta kim var, muhalefet rolünü oynayan?
TESEV’ci, Sorosçu Kılıçdaroğlu’nun Yeni CHP’si var, değil mi?
O da “Altılı Masa” diye dünyada eşi benzeri olmayan bir ittifak kurdu.
Ya, böyle bir ittifak olur mu yahu?
Masa adıyla bir ittifak kurulur mu?
Etrafına bilumum Tayyip döküntüsü ne kadar Ortaçağcı varsa topladı. Kuvayimilliye düşmanı, Mustafa Kemal-İnönü düşmanı, Laik Cumhuriyet düşmanı ne kadar Ortaçağcı varsa, gerici varsa topladı onları etrafına. Ve onlara, CHP seçmeninin oylarıyla 38 tane milletvekili hediye etti yahu. Böylesine hain bu Kılıçdaroğlu denen zat.
Bunların içinde FETÖ’nün Adalet Bakanı var yahu, Sadullah Ergin. Ergenekon-Balyoz Kumpaslarında Adalet Bakanı olarak başrol oynayan Sadullah Ergin de var. Yine FETÖ’nün tetikçi yayın organı Taraf’ın yazarlarından Yüksel Taşkın da var. İzmir’den onu da milletvekili seçtirip Meclise gönderdi, Sorosçu Kemal.
Çünkü onların da Laiklik diye bir derdi yok. Biz hep söyledik: İnanın bu Meclisteki, hepsi de Amerikancılıkta birbiriyle yarış halindeki hainler, satılmışlar, insan sefaletleri güruhunun hepsi de; Kuvayimilliye’ye düşman, Mustafa Kemal’lere, İnönü’lere, onların geleneğine düşman ve Laik Cumhuriyet’e düşman…
Bunlar Amerika’nın kendilerine verdiği rolü oynuyorlar yahu. Bunların bir ilkeleri, tilkeleri, prensipleri, değerleri yok. Bunların bütün dertleri ün, poz, makam, koltuk, cukka, ballı maaş yahu. Başka bir dertleri yok bunların.
İşte o yüzden biz bunlara “solucanlar” diyoruz. İnanın, solucandan daha fazla bir varlık değeri taşımıyor bunların hiçbiri yahu!..
Ne demiştik, arkadaşlar biz?
“Farklı olan yalnız biziz.”
Halkımızın, vatanımızın, ülkemizin çıkarlarını savunan, dertleriyle dertlenen, acılarını yüreğinin derinliklerinde duyan sadece biziz. Halkımız bizi anlamadığı sürece, bu hainlerin, bu satılmışlar güruhunun yalanlarına kandığı sürece felaketten felakete sürüklenecektir.
O sebeple, işte biz oy moy derdinde olmadık hiçbir zaman.
Ne dedik?
“Bir tek şey istiyoruz halkımızdan: Anlaşılmak…”
Kalın sağlıcakla…
12 Haziran 2023