BOP’u hızlandırma açılımının aktörleri
Saygıdeğer Arkadaşlarım;
15 günden beri bildiğimiz gibi Türkiye’nin en önemli gündemini Kürt Açılımı oluşturuyor. 1 Ekim’de Tayyip’in Kaçak ve Haram Saray’ının kaçak tutsağı, arkadan Bohçalı’sı, Tayyip’in emri üzerine kaplumbağa adımlarıyla yerinden kalkıp, DEM’lilerin yanına gitti bir zombi ne kadar gülücük gösterisinde bulunabilirse o kadar gösteride bulunarak, onlarla yılıştı, el sıkıştı; yeni bir sayfa açalım, barış getirelim, bir çözüm süreci başlatalım, dedi. Ardından hemen Tayyip buna destek verdi, alkışladı. “Efferin oğlum Devlet, sen bu işe devam et!”, dedi. Ensesini tapışladı, saldı bunu…
İşte o Bohçalı, bugün yeni bir harekette daha bulundu Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada:
“Öcalan’ın tecridi kaldırılsın gelsin Mecliste konuşsun, böylece silahlar sussun, terörü bitirelim”, dedi.
Tayyip de yine alkışladı, “efferim oğlum Devlet sen bu yolda devam et!”, dedi yeniden. Sırtını sıvazladı, ensesini tapışladı.
Tabiî Kaçak ve Haram Saray avenesi bu işleri yaparken, ana muhalefeti oynayan Yeni CHP’nin soytarı Genel Başkanı Özgür Özel de boş durmadı. O da Demirtaş’ı ziyaret etti, onunla mutabakat yaptı ve ardından da “Kürt illerini dolaşacağım, oralarda bu açılıma dair yeni mesajlar vereceğim”, dedi.
Görüldüğü gibi, iktidarıyla muhalefetiyle el ele, yeni bir Kürt Açılımı ortaya koyuyorlar.
Bu arada Yeni CHP’nin şeflerinden İmamınoğlu’nun ve Özgür Özel’in belirlediği İbrahim Kaboğlu adlı hain de İstanbul Barosunun Başkanlığına oturtuldu, Yeni CHP’nin oylarıyla. Ve ilk açıklaması; “Anayasanın ilk dört maddesine olumlu anlamda dokunulabilir”, dedi.
Zaten kimse, ben olumsuz anlamda dokunacağım diye dokunmaz. Herkes kendince iyilik meleği, olumlu dokunacağım, der. Yani Anayasada değiştirilemez maddeler olmasın, böylece BOP çerçevesinde Türkiye üçe bölünsün derdindeler.
Şunu da tekrar tekrar belirtelim, altını çizerek vurgulayalım: Kürt Meselesi’ni Amerika ele almış durumda. Nasıl çözeceğini de BOP haritasında netçe ortaya koymuş durumda.
Ne diyor?
Türkiye’yi üç parçaya böleceğim, Kürt Meselesi’ni de, Kürt illerini tümüyle Türkiye’den koparıp yani Doğu ve Güneydoğuyu Türkiye’den koparıp, oraya “Free Kürdistan” adıyla yeni bir Kürt Devleti kuracağım, diyor. Ve bunu Irak’taki Barzanistan’la, Kuzeydoğu Suriye’deki PKK’istan’la birleştirip İsrail’e yeni bir kardeş devlet yaratacağım. Müslüman bir İsrail yaratacağım, Ortadoğu’da benim çıkarlarıma hizmet edecek, benim emrimde kukla Amerikancı Burjuva bir Kürt Devleti kuracağım, diyor.
Yani şu anda 40 yıldan bu yana Türklerle Kürtler arasında devam eden bu savaşı, Amerika eline aldı. Amerika’nın dışında bu savaşı, burjuva düzeni egemen kaldıkça, hiç kimse durduramaz. Ve hatta ne Öcalan durdurabilir ne Demirtaş durdurabilir ne Kandil durdurabilir. Bunlar dursun deseler, bunların yerine Amerika hemen yeniden liderler monte eder bunların işlevini yapacak. Aynen Meclisteki siyasiler gibi, Burjuva Kürt Meselesi’nin önderlerin tamamı da Amerika tarafından oynatılıyor. O yüzden Kürt Meselesi’nin iki çözümü var daha önce de dediğimiz gibi:
Bir; Amerikancı çözüm.
O çözümün nasıl olacağını, Amerika BOP haritasında netçe, en kör gözlere bile batacak şekilde ortaya koydu. İşte harita:
Bir de Devrimci Çözüm.
Devrimci, Demokratik Halk Savaşı’mızın sonunda oluşturulacak olan Devrimci Demokratik Halk İktidarında; Eşitlik, Kardeşlik ve Özgürlük temelinde Kürt meselesi çözülecektir. Programımızda da aynen böyle yazar.
Demek ki iki şıktan biri gerçekleşecek; Ya Devrimci Çözüm ya Amerikancı Çözüm. Üçüncü bir yol kesinlikle yoktur.
Gelelim bu Amerikancı iktidarla muhalefetin oynadığı rollere…
Amerika bunlara; “Hadi yürüyün bakalım Amerikancı çözüm yönünde. Yani benim istediğim yönde adımlar atın, yol alın biraz. Ben sizi işte bu işleri yapasınız diye devşirdim, getirdim, altınıza koltuklar sundum, o makamlara benim sayemde geldiniz hepiniz, hadi yürüyün”, dedi.
Bunlar da yürüyorlar. Evet, BOP yolunda ilerlemeye devam ediyor bunlar da. Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi cenahında da bu işe hemen dahil olanlar var.
Bildiğimiz gibi Ahmet Türk; “Bu iş samimiyetle ele alınırsa üzerimize düşen görevi yaparız”, dedi. Burjuva Kürt siyasetinin en kaşar temsilcilerinden Ahmet Türk. Yılların Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı.
DEM’in sözcülüğünü yapan Tülay Hatimoğulları ne dedi?
“Biz kimseden çözüm dilenmiyoruz. Amacımız onurlu bir çözüm; bunun adresi de Öcalan’dır. Öcalan’ın üzerindeki tecrit kaldırılsın, Öcalan çıkarılsın masaya otursun, Öcalan’la bu işi çözün”, dedi.
Demirtaş ne dedi?
Tayyipgiller avenesi Öcalan’la oynuyorlar, Yeni CHP’nin paçavra Özgür Özel’i de Demirtaş’a sarılıyor, o da Demirtaş’a oynuyor şimdilik.
Evet, Demirtaş da dün bir tweet atıyor, aynen şöyle diyor;
“Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın (hani ne diyordu bir zamanlar “seni başkan yaptırmayacağız” diyordu. Ama 31 Mart Seçimleri öncesinde anlaşıp işi bağladılar. O sebeple şimdi böyle diyor. – N. Efe) normalleşme, yumuşama diye ifade ettiği sürecin ayaklarının yere basması, ete kemiğe bürünmesi isteniyorsa, yapılması gereken ilk şey hukukun üstünlüğüne her alanda saygı duymaktır.”
Yani ne diyor Demirtaş da?
Beni çıkaracaksınız cezaevinden, Öcalan’ı da çıkaracaksınız, diyor. Masaya oturacağız, o zaman bu işi çözeceğiz, diyor. Taleplerimizi ortaya koyacağız ve bu iş ancak o zaman çözülecek, diyor.
Demek ki, hızla yeni bir Kürt Açılımı ortaya konmuş ve yol almaya başlanmış durumdadır.
Hukukun üstünlüğünden dem vuran Demirtaş’a burada soralım: Amerika’dan, gidip oralarda bütün CIA, Washington, Pentagon örgütleriyle, kurumlarıyla görüşmeler yapıp, sonra da; “Amerika’dan Suriye’de bize rol vermesini istedik”, demen hangi hukuka uyuyor?
Amerikan hukukuna değil mi?
Amerikan çıkarlarına hizmet etmek, Amerika’nın buyruğunu yerine getirmek sizin için hukuk oluyor.
Evet, Cumhuriyet tarihinin en kitlesel, en demokratik, en barışçıl eylemi olan Gezi Direnişi’mize, Gezi Eylemlerimize ihanet etmek; “Bu, Tayyip Erdoğan’ı ve iktidarını devirmeye yönelik bir darbeye dönüştü; buna izin veremezdik”, demek hangi hukuka dayanıyor?
Hiçbir hukuka değil mi?
Hukuk, mukuk sizin de umurunuzda değil. Alayınız koltuk, makam, ün, poz derdindesiniz. Ve alayınız Türkçü geçinenler de, Kürtçü geçinen sizler de BOP hizmetkarısınız, Amerikan hizmetkarısınız.
İşte böylesine karanlık bir sürecin içinde yol almaktayız. Ve hep söylediğimiz gibi halkımızın güvendikleri, bel bağladıkları, peşinden koştukları aslında kendisinin de, vatanımızın da en ağulu düşmanları. Bunların hepsi Amerikan uşağı, Amerikan işbirlikçisi, Amerikan kuklası. Hainlikte yarışıyorlar birbirleriyle bunlar. Bunlardan ülkemize de, vatanımıza da, halkımıza da kötülükten başka hiçbir şey gelmez.
Burada sözlerimizi bağlarken namuslu, devrimci, yurtsever, Mustafa Kemalci şairimiz Ahmet Arif’in şu dizelerini anmadan geçmeyelim. “Ay Karanlık” adlı şiirindeki şu dizeleri aktaralım;
Dört yanım puşt zulası.
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası.
Dönerim dönerim çıkmaz.
Evet, Saygıdeğer Halkımız; dört yanımız puşt zulası olmuş.
Buradan çıkmanın biricik yolu; bu gerçekleri görmenden ve bizi anlamandan geçer. Sana dost olan sadece biziz. Vatanımız için, senin için Kerem misali yanan sadece biziz.
Kalın sağlıcakla…
22 Ekim 2024