40 yılın Amerikan ajanı, vatan, millet ve halk düşmanı Nazlı Ilıck’tan bile daha onursuz çıkan Sorosçu-TESEV’ci Kemal’den ve Avanesinden hesap soracak bir tek yürekli, namuslu CHP’li de kalmadı mı gayrı?
40 yılın Amerikan ajanı, vatan, millet ve halk düşmanı Nazlı Ilıck’tan bile daha onursuz çıkan Sorosçu-TESEV’ci Kemal’den ve Avanesinden hesap soracak bir tek yürekli, namuslu CHP’li de kalmadı mı gayrı?
Öyleyse yazık.
Adam gericileşmekte, Amerikancılaşmakta, laiklik, bağımsızlık ve Mustafa Kemal düşmanlığı yapmakta ve de utanıp arlanmamakta sınır mınır bırakmadı artık. İlkin, TR-705, Muhammet Çakmak, Mahmut Tanal, Engin Altay, Faruk Loğoğlu, Murat Özçelik, Mehmet Bekaroğlu, Şafak Pavey, Erdoğan Toprak ve benzerleri gibi Amerikancı, Fethullahçı kişileri parti yönetimine getirmekle yetinmiyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde o güne dek CHP’ye tek oy vermemiş, Mutafa Kemal ve laiklik karşıtı Ortaçağcı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday gösteriyor, Kontrgerilla’nın özel partisi MHP’nin lideri Devlet Bahçeli’yle birlikte. Çünkü kendisi de aynı yolun yolcusu. Yok onlardan bir farkı. Bakın namuslu araştırmacı-yazar Yılmaz Dikbaş nasıl anlatıyor bunları:
“YENİ CHP’NİN YÖNETİCİLERİ
“CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kurultay’da aldığı yetkiyle, partinin 80 kişilik Parti Meclisini (PM) ve 20 üyeli Merkez Yürütme Kurulunu (MYK) kendi isteği ve kendi tercihleri doğrultusunda oluşturdu. Günümüz CHP’sinin PM, MYK ve milletvekillerine baktığımızda karşılaştığımız manzara şudur: CHP’de çok farklı odakların ve kesimlerin temsilcileri bulunmaktadır. Sıralayalım.
“Fethullah Gülen Yanlıları-Laiklik Karşıtları
“PM üyesi Dr. Muhammet Çakmak konuşuyor: ‘Fethullah Gülen bilgedir, saygıyla selamlıyorum’. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu konuşuyor: ‘Siyasete girmeyen tarikata saygılıyım’.
“- 22.04.2011 Cuma akşamı Kemal Kılıçdaroğlu’na, Habertürk televizyonunda katıldığı ‘Türkiye’nin Nabzı’ programında şu soru soruldu: ‘Türkiye’de irtica tehdidi var mı?’ Kılıçdaroğlu, anında, kendinden emin tok sesle, ‘Hayır’ cevabını verdi.
“Eylül 2010’da Almanya’ya yaptığı gezi sırasında bir Alman gazeteci Kemal Kılıçdaroğlu’na sordu: ‘Laikliğin tehdit altında olduğunu düşünüyor musunuz?’
“Kılıçdaroğlu bu soruya şu yanıtı verdi: ‘Hayır. Bugün için Türkiye’de laiklik tehlikededir diyemem, böyle bir tehlike görmüyoruz’.
“Aynı günün öğle yemeğinde buluştuğu Türk gazetecilerden biri aynı soruyu bir kez daha sorunca, Kemal Kılıçdaroğlu şunları söyler: ‘Gerçekten böyle bir tehlike görmüyorum. Aksini söylersem bunun altını doldurmak lazım, askıda kalır, gerekçelendiremem’.
“- Yeni CHP PM Üyesi ve Ankara milletvekili adayı Mason Bülent Kuşoğlu konuşuyor: ‘Tekke ve zaviyeler yeniden açılsın. Bugün mühendis, doktor gibi çağdaş bilimleri bitirmiş insanların gidip bu tür kurumlarda (yani Tekke ve Zaviyelerde) mürit olarak bulunmaları gerekmektedir’.
“Atatürk’ün kurduğu parti olduğunu iddia eden bu kişilere hatırlatalım: Atatürk 1925 yılında, tekkelerin kapatıldığı gün Kastamonu’da şöyle haykırmıştı: ‘Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır. (…)” (http://www.kalinka.com.tr/default.asp?islem=sayfa&id=300)
Evet, yoldaşlar; bunca halk düşmanını, ABD yandaşını, hizmetkârını partiye doldurmakla yetinmiyor. Bu yönde yeni girişimlerine olanca pervasızlığıyla devam ediyormuş adam. Besbelli ki yukarıdaki efendisi (ABD) böyle buyruk veriyor buna. “Aferin oğlum Mehmet, sen bu yolda devam et”, diyor. Bu da sanıyor ki ABD’ye sadakatte kusur etmezse Tayyip’i olduğu gibi, kendisini de iktidara getirir, başbakanlık koltuğuna oturtur. Ona oynuyor besbelli.
Bunların halk umurlarında değildir. Halkın dertleri, sorunları, çektiği acılar, vatanın ve milletin şu anda karşı karşıya bulunduğu tehlikeler, Türkiye’ye dayatılan Yeni Sevr Haritası-BOP Haritası hiç umurlarında değildir. Bunların tek düşündüğü Tayyip gibi koltuktur sadece. Tabiî Tayip’in vurgunculuğu da var. Korkunç bir iştiha ile Türkiye’nin tüm varlıklarını talan ediyor Tayyipgiller. Bunlarsa koltuğa, makama razılar. Öyle bir farkları var Tayyip’ten ve Tayyipgiller’den. Ama Amerikan uşaklığında hiçbir farkları yok.
Bilmiyor ki Sorosçu Kemal; Amerika’nın kendisine biçtiği rol AKP’ye payanda olmak, Mecliste muhalefet rolü oynamak ve süreç içerisinde de CHP’yi eritmek, iyice etkisizleştirmek, küçültmek. Dikkat edersek, Tayyipgiller iktidarından bu yana CHP bu rolü kusursuz oynamakta ve kendisine verilen görevi eksiksiz bir biçimde yerine getirmektedir.
Şimdi, CHP’de ne olup bittiğini en yakından bilen ve CHP hakkında bugüne dek bizim en mahrem ve doğru bilgileri edindiğimiz Barış Yarkadaş’ın şu sözlerine kulak verelim. Hepsi de doğrudan gözleme dayandığı için doğrudur Yarkadaş’ın dile getirdikleri:
“CHP’nin temel sorunu birilerine öykünmek, birilerini taklit etmek olmamalıdır. Bak ne oldu? Nazlı Ilıcak ismi dolaştı değil mi ortada? Bazı yöneticiler görüşmüş hiç kimse kendini kandırmasın. Nazlı Ilıcak’la CHP’ye gelmesi konusunda görüştüler. Bunu ilk yazan da benim. Öyle kimse, efendim olmadı molmadı, demesin. 200 tane isim belirlemişler sağdan. Gene fantezi dünyasındalar, hayal peşindeler.
“Ne oldu? Hemen reddetmek zorunda kaldılar. Çünkü CHP tabanı Nazlı Ilıcak’ı kusar, kabul etmez, oy vermez. Kimse kendini kandırmasın.” (Barış Yarkadaş, Halk TV’de yayınlanan “Yol Haritası” Programından, 28 Ocak 2015)
Görüyor musunuz yoldaşlar, ahlâksızlığın, namussuzluğun, gericileşmenin düzeyini ya da düzeysizliğini. Adam 200 isim belirliyor. Tabiî avanesiyle birlikte. Hem de nereden?
Sağdan. Yani ABD-AB Emperyalizmine ömür boyu uşaklık etmiş, ajanlık etmiş tiplerden. Bugüne dek halk düşmanlığı etmiş tiplerden. Devrimcilere, sosyalistlere, antiemperyalistlere, Mustafa Kemalcilere, Tam Bağımsızlıkçılara ve laiklere azgın bir kin ve düşmanlık beslemiş, sergilermiş tiplerden. Sermayeye, yerli yabancı Parababalarına hizmette sınır tanımamış ve hiç kusur etmemiş kişilerden.
Yahu senin kaç milletvekili seçtirme gücün var ki zaten? Ne kadar oy potansiyelin var?
En fazla 150 diyelim.
Sen 200 kişi belirliyorsun sağdan. Demek ki kendileri ve sağdan belirledikleri kişiler girsin Meclise, diyorlar. Peki ya gerçek CHP’lilerden? Yani CHP’ye gönül vermiş içtenlikli insanlarımızdan? Onları boş ver, diyorlar, onlardan kimse girmesin. Onlar bize oy getirsin yeter.
Zaten ne demişti Amerikan uşağı ve ajanı, Mustafa Kemal ve laiklik düşmanı Ortaçağcı Mehmet Bekaroğlu, TESEV’ci Kemal’in utanmazca bir sahtekârlıkla genel başkan yardımcılığına getirdiği bu kaşar gerici?
“Ulusalcılar giderse parti güçlenir.”
Onun güçlenmekten anladığı, CHP’nin siyasette güç sahibi olması değil tabiî. CHP’nin tümden Mustafa Kemal ve laiklik düşmanı Ortaçağcılarca ele geçirilmesi. O bunu kast ediyor, öyle demekle aslında.
İşte Sorosçu Kemal de buna uygun bir girişim başlatmış, yukarıda Yarkadaş’ın söylediğine göre.
Bir de yine utanıp arlanmadan bu ahlâksız girişimi inkâr ediyor CHP’liler. Yeni CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağababa inkâr ediyor böyle bir girişimde bulunduklarını. Hani ilk ortaya çıktığında Sorosçu Kemal’in de TESEV kurucusu olduğunu inkâr etmişlerdi. Fakat sonradan Barış Yarkadaş belgesiyle birlikte ortaya koyunca bu gerçeği, direnemediler. Çıktı Sosrsçu Kemal, “evet” dedi, “TESEV’in kurucu üyesiyim.”
Görelim nasıl dedi bunu:
“TESEV’den istifa etmeyeceğim. TESEV bir dernek değil ki istifa edeyim. Vakıf… Kurucularından biri de benim. Ben dilekçe verip üyelikten istifa ediyorum desem bile, bunun hukuken bir geçerliliği yok… Ben kurucu üye olduğum zaman ne Soros vardı ne de başka bir şey… TESEV’e üye olmak suç değil. Ben sadece TESEV üyesi değilim ki. Ben aynı zamanda Vakıf 2000’in de üyesiyim.” (http://arsiv.gercekgundem.com/?p=429121)
Kanıtlarıyla ortaya konunca TESEV’ciliğini, Vakıf 2000’ciliğini inkâr edemiyor artık Kemal Efendi. Sadece “bu suç değil”, diyor. Evet, şu anki kanunlar çerçevesinde belki öyle görülebilir. Ama sadece biçimce. Yoksa vatana, millete ve halka düşman bir örgüt, CIA bağlantılı bir örgüt, en azılılarından bir suç örgütüdür aslında TESEV. Onun kurucusu olmak da, üyesi olmak da o suçu işlemektir.
Kemal burada bir okkalı yalana daha başvuruyor. Ne diyor?
“Ben kurucu üye olduğum zaman ne Soros vardı ne de başka bir şey…”
Niye yokmuş Kemal Efendi?
Henüz anasından doğmamış mıydı o zaman Soros?
Ya da henüz tıfıl bir ergendi, bu işlerle uğraşmıyor muydu, he?
Vardı, vardı. Bunu sen de adın gibi biliyorsun. Ama savunmaya cesaret edemiyorsun. Can Paker ve Liboş Mehmet konumunda değilsin çünkü. Onların sırtında yumurta küfesi yok. Sorosçu olduklarını söylemekte sakınca duymuyorlar.
Ama sen bir Washington-Pentagon-CIA Operasyonuyla CHP’nin başına getirilmiş düzenbazsın. Senin görevin yukarıda andıklarımız. Mustafa Kemal’in ve Kuvayimilliyecilerin kurduğu CHP’yi tümden öldürüp yerine bütünüyle Amerikancı, Sorosçu, ipleri tamamıyla CIA’nın elinde Yeni CHP’yi yaratmak. Yani Eski CHP’yle hiç ilgisi olmayan bir zombi CHP ortaya çıkarmak. Onu da önemli ölçüde başardın. O yüzden böyle fırıldak çeviriyorsun, Soros yoktu filan, diyorsun. Ayıp ya, ayıp…
Gelelim Nazlı Ilıcak meselesine. Nazlı Ilıcak, Kemal’in bu teklifine ne dediğini açıkça, doğrudan telaffuz etmedi. Ama buna cevap niteliği taşıyan şöyle bir karar bildirdi:
“Bu kadar erken söylenir mi bilemiyorum ama gerekçeleriyle birlikte, önümüzdeki seçimlerde kime oy vereceğimi açıklıyorum: Selahattin Demirtaş için oy kullanacağım.” (Bugün Gazetesi, 28 Ocak 2015)
Nazlı Ilıcak, durduğu yeri ve muhatabını açıklamış oluyor böylece. Yukarıdaki açıklama tabiî aynı zamanda İmralı’yadır. “ey Öcalan, beni gör artık. Senin adına Meclise girersem size hizmette kusur etmem”, demektir bu mesaj. Kim bilir, belki de görür Öcalan…
Demek ki Nazlı Ilıcak CHP ile anlaşamamış. TESEV’ci Kemal’in teklifi bir uzlaşıyla noktalanmamış.
Ilıcak’ın oğlu dolandırıcı, her dönem iktidardan yana oynayan Mehmet Ali ılıcak da boş durmuyor. Kemal’in teklifiyle ilgili o da düşüncesini belirtiyor:
“Medyada yeni bir iddia ortaya atıldı, Nazlı Ilıcak CHP’den milletvekili adayı olacak diye…
“Hiç zannetmiyorum. Olmaz, yapamaz, annem CHP’ye gitmez, yaparsa çok ayıp olur. Kendi düşüncesine ayıp etmiş olur. Sol bir partiden sanmıyorum. Annem olsa bile ben oy veremem.” (Hadi Özışık’ın yaptığı röportajdan, internethaber.com)
Evet, yoldaşlar, ne diyor M. A. Ilıcak annesinin CHP’den aday olmasına?
“Olmaz, yapamaz, annem CHP’ye gitmez, yaparsa çok ayıp olur. Kendi düşüncesine ayıp etmiş olur.”
Bu dolandırıcı gerici bile böyle bir şeyin çok ayıp olacağını bir anlamda ahlâk dışı olacağını söylüyor. Annem bunu yapmamalı, diyor. Yaparsa ben oy vermem, diyor.
Benim netçe bildiğim, bu kişi, bir zamanlar sahibi olduğu Tercüman Gazetesi’nin kuponla halka televizyon vereceğini söyleyerek yoksul halkımızı dolandırmıştı. Bu dolandırılan mağdurlar arasında asgari ücretten emekli maaşıyla 3 çocuklu evini geçindirmeye çalışan benim kız kardeşim ve iki gözü de Behçet Hastalığından dolayı görmeyen eşi de vardı. Bu nedenle eminim yapılan aşağılık işin olduğundan.
Ayrıca medyada da o günlerde geniş ölçüde yer aldı bu dolandırıcılık olayı.
İşte bu kişi bile TESEV’ci Kemal’in Nazlı Ilıcak’la iş tutmasını “çok ayıp olur, kendi düşüncesine ayıp etmiş olur” diye değerlendiriyor.
Ama Kemal Efendi hiç utanmadan, hiç yüzü kızarmadan bu aşağılık işleri yıllardır yapmakta hiç tereddüt etmiyor. Yapıyor.
Bir de iki gün önce siyasi ahlâktan söz ediyordu. “İktidara geldiğimizde ilk bir hafta içinde siyasi ahlâk yasası çıkaracağız”, diyordu.
Sen hangi yürekle siyasi ahlâktan söz ediyorsun?
Sadece Tayyipgiller’in yaptığı vurgunculuk ve diğer bilumum yüz kızartıcı, akçeli işler değildir, siyasi ahlâksızlık. Senin yaptığın da siyasi ahlâksızlıktır. CHP’ye bir ömür samimiyetle hizmet etmiş ve CHP’nin ilkelerine sahip insanları azgın bir saldırganlıkla tasfiye et; partiyi, ömürlerini CHP’ye ve sola düşmanlıkla geçirmiş olan gericilerle, Ortaçağcılarla, Amerikan ajanlarıyla doldur. Bu ahlâksızlık değil mi? Bal gibi ahlâksızlık. Ama sen ne bileceksin siyasi ahlâkı, utanmayı, sıkılmayı.
Amerikan Emperyalistleri yaptıkları operasyonlarla boşuna getirmedi seni ve tayfanı CHP’nin yönetimine. CHP’yi bu hale yani eskisiyle uzaktan yakından bağı kalmayan, olmayan Yeni CHP haline getiresiniz diye getirdi.
Tayyipgiller gibi durmak yok, yola devam, diyerek devam edin bakalım ihanetlerinize, vatan millet ve halk düşmanlığına.
Ne diyelim?..
Desek de sizler anlayacak insan olmaktan çoktan çıkmışsınız.
Fakat unutmayın; bu halk koyun sürüsü değil. Bir gün uyanacak, bilinçlenecek, örgütlenecek. Tayyipgiller’le birlikte sizden de ihanetlerinizin hesabını soracak. Bunu da aklınızın, belleğinizin bir kenarına not edin… 31.01.2015